generique colchicine generique rhinocortdexamethasone kaletra generique colchicine detrol detrusitol dexantol dexone diamox diflucan dilantin dilatrend dilzem dinostral diocimex diovan hct diovan diprolene diuresal diurix dostinex doxy basan doxycline droxia dulcolax duodopa duphaston duricef duspatalin dynexan nouvelle formule ecopan efavirenz effexor xr effexor elantan elavil eldepryl elmetacin elocon elpradil eltroxine elyzol ena basan enasifar endoxan
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Ruh ve Duygularımızın Olağanüstü Halleri...

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Ruh ve Duygularımızın Olağanüstü Halleri...
Moderator


4254 Mesaj -
Ruh ve Duygularýmýzýn Olaðanüstü Halleri...
On altý-on yedi yaþlarýna kadar Veli Yakuli'nin ayný anda birçok yerde göründüðü hikâyelerini duyardým sýk sýk. Ýki se­fer de kendisini gördüðümü hatýrlýyorum. Ne var ki, gerçek kimliði mi, yoksa görüntüsü mü idi; bilemeyeceðim!
Öte yandan Hint fakirlerinin ateþ üstünde yürüdüðünü, inançsýz kiþilerin de olaðanüstü hal sergilediðini biliyoruz. Bu­rada ilk bakýþta bir çeliþki var gibi... Çünkü keramet ve olaða­nüstü haller evliyada görülür, düþüncesi hâkim. Öyleyse, gay­rimüslimlerin fevkalade hallere mazhar olmalarý nasýl müm­kün olabilir?
Bu arada, birtakým açýkgözlerin þeyhlik taslayarak halký sö­mürdükleri de bir vakýa. Birisinin hikâyesi þöyle:
Güya postniþin (postta oturan tekke þeyhi), mekânýný yer minderi ve hasýr koltuklarla dayayýp döþemiþ. Her birisini, "yað, peynir, þeker, un, buðday, bal" minderi diye belirlemiþ. Ziyarete gelen vatandaþ, hangi hediyeyle gelmiþse o minderin üzerine oturtturmuþ. Ona bir-iki nasihat çektikten sonra: "Ne diye zahmet edip yað getirdin, bal getirdin!" deyip harika ha] gösterirmiþ.
Tabii ki vatandaþ: "Vay canýna, ne getirdiðimi görmediði halde nasýl da bildi!" diyerek donup kalýrmýþ. Böylece, "uçma­yan þeyhi, müritleri uçururmuþ!" Aslýnda bütün þeyhler uçar. Ancak çok azý konmasýný biliyor!
Bediüzzaman, þeyhliðin ve büyüklüðün alametinin tevazu ve alçak gönüllülük olduðunu söyler. Þeyhlik taslayanlarýn ve keramet peþine düþenlerin büyük tanýnmamasýný, kendisi dâhil herkesin mihenge/ölçüye (Kur'an ve sünnete) vurulma­sýn! ister.
***
Papaz her gün kalktýðýnda kilise hizmetçisine sorar:
"Oðlum saat kaç, dýþarýda hava nasýl?"
"Peder hazretleri, saat 9, hava iyi!"
"Aferin oðlum, ben ve Tanrý her þeyi biliyoruz!"
Her gün ayný soru ve benzeri cevaplar uzun zaman süregi-der. Hizmetçi kýzgýn olduðu bir gün,
"Oðlum saat kaç ve hava nasýl?" sualine, "Hava güzel ve saat 8" diye cevap verir.
"Aferin oðlum ben ve Tanrý her þeyi biliyoruz!" deyince, perdeleri hýzla açar ve söylenir:
"Hiçbir þey bildiðiniz yok; saat 12 ve hava berbat!"
***
Ehl-i tahkik olan mü'min bu kadar beklemez ve sahtekârla­rýn foyasýný hemen ortaya çýkarýr. Çünkü hem düþünmesi, hem akletmesi, hem iyiyi güzeli emretmesi anlatmasý hem de kötü ve çirkin þeylerden sakýndýrmasý, "Ýlahî bir görev" olarak veril­miþtir.
Ancak unutmamak gerekir: Nefsini terbiye eden, madde­den hafifleþenler, hava sayfasýný kullanarak, televizyon spikerleri gibi bast-ý zaman ve tayy-ý mekân (zaman ve mekâný aþa­rak) bir anda birçok yerde görünebilir. Bu, akýl ve mantýktan uzak bir olay deðildir. Havadaki görüntüleri televizyon/kame­ra görebiliyor, sesleri telsiz/telefon alabiliyorsa, onlardan da­ha harika olan insan, duyu ve duygularýyla neden alamasýn?
Ýþte, bu ve benzeri olaðanüstü haller gibi ökültizm/gizemli olaylar veya göz boyamalar hepimizin merakýný çeker, aslýný öðrenmek isteriz. Hangimiz gül goncasý gibi iç içe yerleþtiri­len, sayýsýz âlem içinde âlem olan þu muhteþem kainatýn kal­bi olan dünyanýn kara, deniz ve uzaydaki harika güzellikleri­ni hayret ve zevkle temaþa etmez? Kim kainatýn bir minyatü­rü olan insanýn bir uzvuna týp ve estetik gözlüðüyle bakarsa kudret mucizelerinin damgalarýný görmekten lezzet almaz?...
Bu sorulara, "Bedii ve sanat zevkini yitirmiþler müstesna, hepimiz!" þeklinde cevap vermez miyiz? O zaman þöyle bir so­nuç ortaya çýkar:
Elbette çok daha muhteþem olan kainatýn derinliklerinde ve gayb/metafizik boyutlarýndaki sýrlarý merak edip keþfetme­yi de merak eder, þiddetli bir tutkuyla arzularýz!
Ve ardýndan ikinci soru zihnimizde yankýlanýr: Kim uçsuz bucaksýz memleketin sakinlerinden olan melekler, cinler, yani ruhanî varlýklarla iletiþim kurmaya can atmaz?
Ve can alýcý soru, dimaðýmýzda düðümlenir: Kim kendisin­de özetlenen kainattaki olaðanüstü güzellikleri, özellikleri or­taya çýkarmayý, olaðanüstü iþler baþarmayý, harika haller ya­þamayý, kerametvari fiiller sergilemeyi, gayb/metafizik âle­min sýrlarýný çözüp sakinleriyle irtibat kurmayý arzulamaz?
Zira ilim, bilgi adab-ý muaþeretle, haddini aþmadan soru­lan sorularla öðrenilir. Sýrf öðrenmek için ve uzmanýna soru­lan sorular, insaný küçültmez, bilakis yüceltir.
Karadenizliye sormuþlar: -
"Yahu iki cümlenizden biri soru; neden hep soru soruyor­sunuz!"
"Niye sormayalým ki!" diye cevap vermiþ.. . .
Ýmam-ý Azam'ýn, ilmini, sorarak öðrendiði belirtilir.
Gayb/metafizik âlemin sýrlarýný merak etmek ve araþtýr­mak, gemlenemez bir tutkudur. Bunun iki ana sebebi olmalý:
• Bir: Ruh/duygu ve bedenimizdeki latif enerji boyutlarý­nýn ruhanî âlemlerden süzülerek özetlenmesi ve onlar­la irtibat kuracak, alýþ veriþ yapacak þekilde dizayn edil­miþ olmasý.
• Ýki: Gayb/metafizik âleminin sýrlarýný yakalayacak ruhî duyarlýlýk ve þiddetli merak duygusuyla donatýlmýþ ol­mamýz.
Her kültürün bahsettiði sýrlar âlemi, gizemli dünyalar var­dýr. Semavî dinlerin bütününde gayb âlemi ve özelliklerinden özet þeklinde de olsa bahsedilir. Kur'an'da, Bakara Suresi'nin 3'üncü ayetinde mü'minler, "Gayba/duyular ötesi, metafizik boyutlu hakikatlere iman ederler" þeklinde vasýflandýrýlýrlar.
Ýman esaslarýnýn -peygamberler ve kitaplar hariç- dördü gaybdýr, yani metafizik boyutla ilgilidir. Melekler, cinler ve sair ruhaniler gayb âleminin sakinleri, ahiret, berzah, Arasat, haþir, mizan, sýrat, cennet cehennem o âlemin gerçeklerindendir.;
Ruhumuz, duygularýmýz, metafizik âlemlerle baðlantýlý. Mukaddes kitabýmýzda ve hadis-i þeriflerde pek çok gaybî bil­gi, sýrlar, haberler ya açýkça, ya imaen, ya iþareten, ya remzen, ya zýmnen veya telmihen verilir. Bu haberler, bilgiler, "merak" denen duygumuzu tahrik eder. ;., ;
Aslýnda atom, atomaltý parçalardan kainatýn en ücra köþe­lerine kadar sýrlarla dolu; her unsuru merak etmemiz gayet normal. Anormal olan, bu ve benzeri mevzulara aklî mantýkî, ilmî verilerle deðil, hissî/duygusal yaklaþýlmasýdýr. Bu, "ifrat" veya "tefrit" denen aþýrýlýklar bataklýðýna sürükler.
Ruhumuzun/duygularýmýzýn gücünü keþfedip nefsimizi terbiye etmeden, böylesine karmaþýk, çetrefilli meselelere -amiyane tabirle- balýklamasýna dalmamýz da sön derece mahzurlu. Zira dört iþlemi bilmeyen, hiç matematik, fizik problemlerini, formüllerini çözebilir mi?
Alt yapý oluþturmadan metafizik âlemin sýrlarýna ulaþmaya kalkmak da bundan farksýzdýr. Ayrýca kimilerin servetinin ma­den ocaðý, kimilerin oyuncaðý, kimilerin maskarasý oluveririz. Bununla sadece kendimize zarar vermez, çevremizi de peri­þan eder, hepimize pek pahalýya mal olur.
Öte yandan bu gayb/metafizik âlemin hadiselerine ilgisiz kalmak ve araþtýrmamak da bir o kadar tehlikeli. Çünkü ruh ve duygu boyutumuz bizi mütemadiyen ötelere yönlendirir­ken, o âlemlerin sýrlarýyla ilgili sayýsýz soru zihnimizde cirit atar.
Ýslamiyet'in özünü aslýný terk ederek kabuðuna ve zahirine vakf-ý nazar edersek aldanýrýz.
***
Adamýn birisinin caný meyve çekmiþ. Tanýmadýðý cevizin aðacýna çýkmýþ. Yeþil dýþ kabuklarýný meyve diye yemiþ, cevizi de çekirdeði diyerek atmýþ.
Bir hayli yedikten.ve fakat aðzý gözü þiþtikten ve boyandýk­tan sonra söylenmiþ:
"Acý maçý, ama yine de meyvelendik!"
Gerçeði bulamayan batýla, doðruyu bulamayan yanlýþa sa­par. Temiz su bulamayan, kirli su içmek zorunda. Melek ve cinlerin varlýðýný aklî-mantýkî, ilmî ve kalbî olarak araþtýrýp özümsemeyen, kabul etmeyen, bu ihtiyacýný UFO, uzaylý, gul-yabani gibi hayalî ve vehmî varlýklarla tatmin etmeye çalýþýr. Yeniden diriliþe inanmayan, onlarýn yerini alacak tenasüh/re-enkarnasyon, yani baþka varlýk olarak da olsa tekrar doðuþ gi­bi bir safsataya sýnlýr. Ve böylece öteki âlemlerle bir sürü efsa­ne, aslý astarý olmayan hikâye üretilir. Kimi zaman da bunlara da "bilimsel gerçek" gibi inanýlýr. Sonuç ise, evham ve vesvesenin bulutlarýna sarýlýp bir sürü þüphe ve hastalýðýn pençesinde kývranmaktýr. Ýnsanýn ruh boyutu, metafizik âlemle baðlantýlý. Ve temel duygu ve yeteneklerimizi sonsuz derecede geliþtirdiðimiz ve­ya dumura uðrattýðýmýz gibi, duygularýmýzý fevkalade yüksel­tip harika iþler de baþarabiliriz. Ne var ki, mucize (ki, yalnýz peygamberler mazhar olur) keramet, keramet istidraç, olaðanüstü âdet ile alýþkanlýðý il­ham veya habis/pis ruhlarýn dürtüleri olan vesveseyle karýþtý­rýrýz. Kimi bunlarý istismar kimisi de inkâr eder. Kimisi de ola­ðanüstü bir hal olan kerameti, fevkalade baþarýlý bir iþi imkân­sýz sanýr. Kur'an'da arýya vahy (ilham) edildiði anlatýlýr. Buna rað­men, "insana ilham edilmeyeceði" zehabýna kapýlanlar da yok deðildir. Kimi ilahiyatçýlarýmýz, -içinde profesör unvanlýlar da mevcut- ne yazýk ki, taassubun kahredici pençesinden yakasý­ný sýyýramadýðýndan hakikati bütünüyle göremiyor, dolayýsýy­la çarpýtýyor. Halkýn yüzde 80'i ehl-i tahkik olmadýðýndan, sanki prof'lar, Ýslam'ýn her meselesinde uzmanlarmýþ gibi algý­lamaktadýr. Oysa týp sahasýndaki prof'lar bile týbbýn tek dalýn­da, insanýn bir uzvunda uzmanlaþýyor. Ve elbette, yine de ay­ný branþta olanlarýn da aralarýnda bilgi ve beceri farký olmalý. Oysa ruhumuzu tekâmülle olumlu duygularýmýzý geliþtir­mek, olumsuzlarýný mecralarýna yönlendirip nefsimizi terbiye ederek ruhumuz/duygularýmýz, hatta duyularýmýza olaðanüs­tü performans kazandýrmak pekâla mümkün. Zira kainattaki tüm fizik ve metafizik enerji boyutlarý ruh ve bedenimizde özetlenmiþ…….
Yazar: Ali Ferþadoðlu

Gönderen: 07.10.2010 - 13:39
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
keskinmetal su an offline keskinmetal  
655 Mesaj -
çok güzel bir paylaþým kardeþim

Elinize Saglik
Te$ekkürler

selam ve saygýlar
Gönderen: 07.10.2010 - 23:29
Bu Mesaji Bildir   keskinmetal üyenin diger mesajlarini ara keskinmetal üyenin Profiline bak keskinmetal üyeye özel mesaj gönder keskinmetal üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 522 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ayhan demirhan (42), milli (55), Faruk85 (39), buyukdere (50), akgulhassan (56), resulkol (42), aldirma_reis (45), cengiz__11 (45), musabbinumeyr (46), _rAbia_ (35), HACIBUBA (38), ergunoynamaz (67), emisya (43), cavittacir (47), arslanmurat1 (46), Ben_Neyim (45), hatipoglu (45), PinarKecik (46), Ugur_K (44), hami_74 (37), ust_mimar (41), Muhlise (43), lifos (49), osmanli (41), @tuba@ (39), oguzada (47), tolga67 (49), zoris (45), aydinhasan (45), ilkay turan (53), Muhammedbilal (35), burhann1 (41), esmafeyzaunal (43), havzanur (36)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57425 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.