0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SORULAR & CEVAPLAR » hilal ile oruc a baslayip hilal ile bayram yapmak

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
hasancim su an offline hasancim  
hilal ile oruc a baslayip hilal ile bayram yapmak
4 Mesaj
selamün aleyküm, bu konu cok müslümanin kafasini karsitiran bir soru. Son günlerde iyice benim de arastirma sevkimi hizlanirdi..

Ramazan orucuna baslamak icin 1 müminin hilali göremsi yeterli idi önceden ve bayram yapmasi icin iki mümin. Teknoloji okadar ileri bir safhadaki, hersey hesaplanabilinir oldu... Fakat yinede celiski olarak önümüze arablarin ve türklerin bir günlük farki ortaya cikiyor...
hilalin olusumunda bilimsel olarak ay dünya ile günesin arasinda oldugundan, ayin sirtini görme imkani dogmuyor (gölgede kaliyor, günesin isinlari olmadigi icin yansima yapmiyor).. ben bunu, yani bu sekildeki ayin 8 saat görülememesi diye biliyorum. yani 8 saat sonra hilal dünyadan görülebilecegi icin, ramazan 1 olmus oluyor.
bu senenin verilerini karsilastirdigimda, hilal
Cuma 22. September 2006 saat 13h45 itibari ile günes ile dünya arasindaki pozisyonunu aldi. Buna göre ayin 23. yani cumartesi Ramazan 1. Biz ama Takvime göre 24.Pazar oruca basladik....

Durumu izah edebilecek birisi olursa cok müteessir olurum

Ek Not: asagidaki sayfada mesela ayni bu durumu gösteriyor, yani teknoloji birinin elinde farkli digerinin elinde farkli islerse, biz kime uyacagiz? ve bunun vebalini kim üstlenecek??
link burda



Mesaj 1 kez düzenlendi. En son hasancim tarafından, 07.01.2007 - 06:29 tarihinde.
Gönderen: 07.01.2007 - 06:18
Bu Mesaji Bildir   hasancim üyenin diger mesajlarini ara hasancim üyenin Profiline bak hasancim üyeye özel mesaj gönder hasancim üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Gast ahmet gunay  
Hilal'in görülmesi
Misafir
Deðerli kardeþim

Hilal'in görülmesi. Hilal; ay'ýn batý tarafýnda göründüðü sýradaki halidir. Ýkinci ve üçüncü günü ay'a da ayný isim verilir. "Rü'yet" görme anlamýndadýr. Rü'yet-i hilal de bu hilallerin izlenerek çýplak gözle görülmesi anlamýnda bir Ýslâm fýkýh terimidir.

Güneþ ve ayýn hareketleri bütün toplumlarda ay ve yýl hesaplarý için bir ölçüt olarak kabul edilmiþtir. Kamerî takvim, ay ve yýl hesaplarýnda ayýn hareketlerini esas alan takvimdir. Ýslâm dininin temel ibadetlerinden olan oruç ve hac ibadetlerinin vakitleri, ayýn dünya etrafýndaki dönüþlerine göre belirlenmiþtir. Kur'ân'da þöyle buyurulmaktadýr: "Sana hilalleri soruyorlar. De ki: Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir" (el-Bakara, 2/ 189).

Kameri aylar, hilalin batýda görülmesiyle baþlar. Hilalin tekrar batýda görünmesi bazen yirmi dokuz bazen de otuz gün sürdüðünden, kameri ayýn baþlangýcýný tesbit etmek ancak onu sürekli izlemekle mümkündür.

Ramazan orucuna baþlamak ve orucu bitirmek Ramazan ve Þevvâl hilallerinin görülmesiyle olur. Þaban ayýnýn yirmi dokuzuncu günü hilal gözetlenir; þayet hava bulutlu ise veya hilal gözetlendiði halde görülmezse, Þaban ay'ý otuz güne tamamlanýr ve Ramazana böyle baþlanýr. Kamerî aylardan genellikle yedisi yirmi dokuz, beþi otuz gündür. Hangi ayýn yirmidokuz, hangisinin otuz gün olacaðý astronomi bilginlerince dahi daha önceden tespit edilemediðinden, Ýslâm'ýn bu iki temel ibadeti olan oruç ve Hacc'ýn tam zamanýnda yapýlabilmesi için hilalin her ay veya en azýndan Recep, Þaban, Ramazan, Þevval ve Zilhicce aylarýnda izlenmesi gerekmektedir. Hilali izleme, ibadete bir zemin hazýrladýðý için ayný zamanda bir ibadettir. Cenab-ý Allah'ýn (O sayýlý günler) Ramazan ay'ýdýr. Ýnsanlar için bir (rehber ve) hidayet kaynaðý olan Kur'an bu ayda indirilmiþtir. Öyleyse sizden kim bu ay'a eriþirse (bu ay'ýn hilalini görürse) oruç tutsun" (el-Bakara, 2/185) buyurmasý bu ibadetin baþlangýcýný belirlemiþtir. Dolayýsýyla hilalin rü'yeti ile yani görülmesiyle oruç ibadetine baþlanýr.

Hilal ile ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s)'den bize intikal etmiþ hadisler bir hayli çoktur. Ebu Hureyre (r.a), Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in þöyle buyurduðunu söyler: "Ramazan orucunuzu hilali gördüðünüzde tutun. Hilali gördüðünüzde açýn. Þayet hava kapalý olursa (ay'ýn tespitine engel olursa) otuza tamamlayýnýz" (Buhari, Savm, II; Müslim, Siyam, 19, H. No: 1081; Nesâî, Siyam, 9; Darimi, Sivam, 2; Ahmed b. Hanbel, II, 422).

Baþka bir rivayette ise þöyle buyurur: "Hilali görmedikçe orucu tutmayýn. Hilali görmedikçe orucu bozmayýn. Hilali gördüðünüzde orucu açýn. Þayet hava kapalý olursa (hilalin görülmesine engel olursa) otuz gün sayýn" (Ahmed b. Hanbel, II, 430, 456).

Abdullah Ýbn Abbas (r.a), Rasûlüllah (s.a.s)'in þöyle buyurduðunu rivayet eder: "Orucu Ramazan'dan önce tutmayýn. Orucu hilali gördüðünüzde tutun. Hilali gördüðünüzde açýn. Þayet hilalin görülmesine bulut engel olursa otuz günü tamamlayýn" (Nesâî, Siyam, 13; Tirmizi, Siyam 5, H. No: 688).

Diðer bir rivayette: Abdullah Ýbn Abbâs der ki: Ramazan ayýndan önce oruca baþlayanlara þaþarým. Halbuki Rasûlüllah (s.a.s) þöyle buyurdýý:

"Orucu hilali gördüðünüz de tutun ve hilali gördüðünüz zaman açýn. Þayet hava kapalý olursa (hilali görmenize mani olursa) sayýyý otuza tamamlayýn " (Nesâî, Siyâm, 12; Dârimî, Savm, 2; Ahmed b. Hanbel, I, 221; Ýmam Malik, Muvatta, Siyam, I, H. No: 3).

Abdullah bin Ömer (r.a)'den Rasûlüllah (s.a.s)'in Ramazan'ý anlatarak þöyle buyurduðu rivayet olunur: "Hilali görmedikçe orucu tutmayýn. Hilali görmedikçe orucu açmayýn. Þayet hava kapalý olursa (hilali görmenize mani olursa) görüldüðü gibi kabul edin " (Buharî, Savm, 11; Müslim, Siyam, 2, H. No: 1080; Nesâî, Siyam, 10, 11; Dârimî, Savm, 2; Muvatta, Siyam, I, H. No: I).

Hava bulutlu olduðu takdirde ise, Ramazan hilali bir âdil kiþinin, Þevvâl hilali de iki âdil kiþinin þahitliðiyle sabit olur.

Hilali gözleyen ve gördüðünü beyan eden kimsenin, âdil olmasý þarttýr. Ýmam-ý Merginanî (Hilali gördüðünü söyleyen kimsede) mutlaka adâlet aranýr. Zira Ýslâmi meselelerde, ibadet hususunda fâsýkýn haberi makbul deðildir. Tahavî'nin "ister âdil olsun, ister âdil olmasýn" sözünün tevili mestur olmasý (âdil mi, deðil mi bilinmemesi) halindedir" (Ýmam Merginanî, Þerhu Bidayetil-Mübtedi, Kahire 1965, I, 121) diyerek, önemli bir konuya iþaret eder. Hilali tek baþýna gördüðünü iddia eden fasýk bir kimse "Ulûl-emr" ve "kadý'ya" müracaat eder. Eðer mü'minlerin velayetine haiz olan bu kimseler hilali gördüðü hususundaki bu beyanýný tasdik ederlerse mesele yoktur. Bu durumda bütün mü'minlerin oruca baþlamasý gerekir. Ancak âdil olan bir kimse hilali gördüðünü ilân ederse, kadý (hakim) tasdik etsin veya etmesin, bunu duyan kimselerin oruca baþlamalarý farzdýr (Fetavay-ý Hindiyye, I,197-198). Çünkü Ramazan ayýnýn girdiði, âdil bir kimsenin beyanýyla sabit olmuþtur.

Ramazan orucunun baþladýðýný tespit için tek kiþinin hilali gördüðüne dair þahitliði, þu hadis-i þeriflere dayanýlarak yeterli görülmüþtür.

1- Nafi' Hz. Ömer'in oðlu Abdullah'ýn þöyle söylediðini rivayet eder:

"Ýnsanlar hilali izliyorlardý. Ben Rasûlüllah (s.a.s)'e onu (hilali) gördüðümü haber verdim. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) oruç tuttu ve insanlara orucu tutmalarýný emretti" (Ebu Davud, Savm, 7, H. No: 2342; Dârimi, Savýn, 3; Hâkim, el-Müstedrek, I, 423).

Ýkrime, Abdullah Ýbn Abbas'ýn þöyle buyurduðunu rivayet ediyor: "Bir bedevî Rasûlüllah (s.a.s)'e geldi. "Ben hilali gördüm" dedi. Rasûlüllah, "Lailahe illallah Muhammedur-Rasûlüllah'a þahitlik eder misin?" dedi. Bedevi "Evet" dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz "Ey Bilal, insanlara bildir de yarýn oruç tutsunlar" buyurdu (Tirmizi, Savm, 7, H. No: 691; Ýbn Mace, Savm, 6, H. No:1652; Ebu Davud, Savm, 14, H.No: 2340, 2341; Nesâî, Siyam, 8, H. No: 2115; Dârimî, Savm, 7; Hakim, Müstedrek,

Tirmizi, bu hadisi þerifi rivayet ettikten sonra þunlarý söylüyor: "Ýlim ehlinin çoðu bu hadisle amel ederek oruç tutmak için yalnýz bir kiþinin þahitliði de makbuldur demiþlerdir. Nitekim Ýbnul Mübarek, Þâfiî, Ýmam Ahmed ve Küfe ehli bu görüþtedir. Buna mukabil orucun bozulmasý için en az iki þahidin gerekli olduðunda ittifak vardýr".

"Ramazan'ýn bittiðini gösteren Þevvâl hilalini tesbitte iki þahid gereklidir" derken, þu hadislere dayanýlmaktadýr:

1- Rib'i Ýbn Haris, Peygamber Efendimizin sahabelerinden birinin þöyle buyurduðunu rivâyet eder: "Ýnsanlar Ramazan'ýn son günü hakkýnda ihtilafa düþmüþlerdi. Bu sýrada iki bedevî geldi ve "Dün akþam hilali gördük" diyerek Rasûlüllah (s.a.s)'in yanýnda Allah'a yemin edip þahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) insanlarýn orucu bozmalarýný emretti" (Ebu Davud, Savm, 13).

Bu ravilerden zikredilen ikinci bir rivayet þöyledir: "Rasûlüllah (s.a.s) Ramazan'ýn otuzuncu gününü tamamlamak üzere ve oruçlu iken sabahleyin iki bedevi geldi. Allah'tan baþka ilah olmadýðýna yemin ederek önceki akþam hilali gördüklerine dair þahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) emriyle oruca son verildi" (Dârekutnî, Siyam, 14).

Yine ayný ravilerden nakledilen üçüncü bir rivayet þöyledir: "Müslümanlar Ramazan'ýn otuzuncu gününü tamamlamak üzere oruçlu iken sabahleyin iki bedevî geldi. Allah'tan baþka ilah olmadýðýna ve dün hilali gördüklerine dair þahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s)'in emriyle oruca son verildi" (Ýbn Hanbel, IV, 314).

Ebu Umeyr Ýbn Enes der ki: "Rasûlüllah (s.a.s)'in sahabilerinden olan Ensar kabilesine mensup amcalarým þu hadisi rivayet ederek dediler ki: Havanýn elveriþsizliði yüzünden Þevval ayýnýn hilalini göremedik ve oruç tutuyorduk. Gündüzün geç vakitlerinde bir kafile geldi; dün hilali gördüklerine dair þahitlik ettiler. Bunun üzerine (Rasûlüllah (s.a.s) insanlarýn oruçlarýný bozmalarýný ve ertesi gün bayram namazýna gitmelerini emretti" (Ýbn Mace, Siyam, 6 H. No: 1653; Nesâî, el-Ýdeyn, 21; Ahmed b. Hanbel, V, 87).

Hz. Enes (r.a)'den þu hadis-i þerif nakledilir: "Enes'in amcalarý Rasûlüllah (s.a.s)'in huzurunda hilali gördüklerine dair þahitlik ettiler. Bunun üzerine Rasûlüllah (s.a.s) insanlara oruçlarýný bozmalarýný ve ertesi gün bayram namazýna gitmelerini emretti" (Ahmed b. Hanbel, III, 279).

Abdurrahman b. Ebi Leyla þöyle der: "Ömer (r.a)'le beraber bulunuyorduk. Ona bir adam gelip "Þevvâl hilalini gördüm" deyince Hz. Ömer (r.a) "Ey insanlar orucunuzu bozun" dedi" (Ahmed b. Hanbel, I, 28).

Her ne kadar Hz. Ömer (r.a)'den rivayet edilen bu haber tek kiþinin þahitliði ile Ramazan orucunun bozulabileceðini ifade ediyorsa da, diðer hadislerde iki veya daha çok kiþinin þahitliði beyan edildiði için, Ramazan orucunun sona erdiðine karar vermek üzere en az iki þahidin gerektiði hükmü verilmiþtir. Bununla beraber, tek kiþinin þahitliðini kabullenen alimler de vardýr.

Hanefi mezhebine göre Ramazan hilalinin görülmesinde aranan þahit sayýsý Þevval hilalinin görülmesinde aranandan farklý olduðu gibi, her iki ayda da havanýn açýk veya kapalý olmasý durumunda da aranan þahit sayýlarý deðiþmektedir:

A- Orucun baþladýðýný bildiren Ramazan hilalinin görülmesinde gerekli olan þahit sayýsý:

a) Havanýn kapalý (bulutlu veyâ sisli) olmasý halinde Ramazan hilali için tek bir kiþinin hilali gördüðüne dair þahitliði yeterlidir. Erkek veya kadýn olmasý farksýzdýr. Ancak, þahidin müslüman, âdil, akýllý veya balið olmasý þarttýr.

b) Havanýn açýk olmasý halinde iki görüþ zikredilmiþtir:

aa-Tercih edilen görüþe göre; haberleri zann-ý galib ifade edecek sayýda çok kiþinin hilali gördüklerine dair þahitlik etmeleri gerekmektedir. Bu kiþilerin sayýlarýný da tayin etmek Müslüman Ulul-emre (idareciye) býrakýlmýþtýr.

bb-Diðer bir görüþe göre ise; iki âdil þahidin þehadeti yeterli sayýlmýþtýr. Günümüzde bu görüþün alýnmasýný uygun görenler vardýr.

B- Orucun (Ramazanýn) bittiðini belirten Þevval hilalinin görülmesinde gerekli olan þahit sayýsý:

a) Havanýn kapalý olmasý halinde: âdil iki erkeðin veya bir erkek iki kadýnýn hilali gördüklerine dair þahitlikleri yeterlidir. Þahitlerin müslüman, akýllý, balið, hür ve âdil olmalarý þarttýr.

b) Havanýn açýk olmasý halinde; yine iki görüþ zikredilmiþtir

aa-Tercih edilen görüþe göre, haberleri zann-ý galib ifade edecek sayýda þok kimsenin þahitlik etmeleri gerekir.

bb-Diðer bir görüþe göre ise, iki âdil þâhidin þahitliði yeterli sayýlmaktadýr. Bu zayýf görüþtür (Hilal hakkýnda Hanefi mezhebinin görüþleri için bakýnýz: (Bedâyiü's-Sanâyi', II, 985, 989; Serahsi, el-Mebsut, Matbuatu's-Saade Kahire (t.y.), III, 139-140).

Þâfiî hukukçularý ihtilaf-ý metali, yanî boylam farkýný gözönünde bulundururlar. Buna raðmen, onlara göre hilal doðuda görülürse onlarýn batýsýnda kalan bütün müslümanlarýn bunlara uymasý gerekir. Ama batýda görülürse doðudakileri baðlamaz. Ayný meridyen üzerinde olanlar da birbirlerine tabi olurlar. Diðer fýkýh ekollerine göre ise buna itibar edilmez. Dünyanýn neresinde olursa olsun, hilalin görülmesi diðer yerler hakkýnda da geçerlidir. Hilâl bir yerde görüldüðünde diðer bütün müslümanlarýn bayram yapmalarý gerekir. Bu da Ýslam ümmeti arasýndaki birliði saðlamaya daha uygundur.

Fukahânýn büyük çoðunluðuna göre rasathane hesaplarýna itibar edilmez. Hilalin görülmesi gerçekleþmediði takdirde önceki ayý otuza tamamlamakla kamerî ay baþlar. Þâfiilerden bazý âlimlerle çok az sayýdaki hanefi âlimlere göre ise, rasathane hesaplarýna da itibar edilir. Ancak yukarýda kaydettiðimiz bütün hadislerde hesap ile hilalin tespiti asla söz konusu edilmemiþtir. Rasûlüllah (s.a.s)'den sahih senedlerle rivayet edilen bu hadislerde hilallerin sübutunu, hilalin gözle görülmesine baðlamaktadýr.

Bu anlamda rivayet edilmiþ bütün hadislerin hiçbirinde hesaba itibar edileceðine dair bir iþaret mevcut deðildir. Hatta Rasûlüllah (s.a.s) bir hadislerinde "Biz ümmî bir ümmetiz: yazý bilmez, hesap bilmeyiz" (Buhârî, Savm, 13; Müslim, Siyam, 15; Ebû Davûd, Savm, 4) buyurarak hesaba itibar edilmeyeceðini kesin olarak belirtmiþtir. Sahabenin ittifaký da hesap üzere deðil, rü'yet üzere olmuþtur.

Ýslâm dini, belli bir zümrenin deðil, her sýnýf ve milletten insanlarýn dinidir. Hilalin gözle gözetlenmesi havâs-avâm herkesin imkaný dahilinde olan bir husustur. Hesap esas alýndýðý takdirde ancak bu iþten anlayanlar tahkiki bir bilgiye dayanarak hilali tesbit edebilirler. Genel halk tabakasý ile bu iþten anlamayanlar onlarý taklit etmek zorunda kalýrlar. Tahkiki bir bilgiye dayanarak bütün müslümanlarýn Ramazan orucuna baþlamalarý ve bayram yapmalarý mümkün olmaz. Bununla beraber rü'yeti esas alan âlimlerden bir kýsmý, hilalin hesapla kesin olarak tesbit edilebileceðini de kabul etmezler.

Gözle görmenin esas olduðunu söyleyen âlimlerin bir kýsmý, hesapla hilalin tespitini, müneccim ve kâhinlerin sözlerini kabul etme ile ayný durumda görür ve bu gibilerin sözlerine itimat etmenin Ýslâm'da yasaklandýðýný ifade ederler.

Hanefilerin bu husustaki genel görüþleri ise þöyledir: Astronomi âlimlerinin ayýn hareketlerini esas alarak yaptýklarý hesaplara itibar edilerek Ramazan ayýnýn girdiði ilan edilemez. Ýbn Abidin þöyle der: "Muvakkitlerin (zamaný hesaplayan uzmanlarýn) sözüne itibar yoktur. Yani halka oruç farz olmak için, onlarýn sözü delil olmaz. Müneccimlerin hesabý ile amel etmek caiz deðildir. Muvakkitlerin, filân gecede hilâl gök yüzünde þöyle görülecektir demeleri ile oruç tutulmaz." Fetavay-ý Hindiyye'de "Hilal meselesinde müneccimlerin haberlerine müracaat edilmeyeceði gibi; geçerli olan görüþe göre, onlarýn sözleri de kabul edilemez. Hatta bir müneccimin bu hususta yaptýðý hesapla, kendisinin amel etmesi caiz deðildir" denilmektedir (Fetavay-ý Hindiyye, I, 197).

Meselenin özü þudur: Ýslâm bilginleri, astronomi ilminin sonuçlarýný inkâr noktasýnda deðildir. Ancak hilalin gözlenmesi, nassla sabit olan bir ameldir. Nitekim Hanefî fukahasý bunun vacib olduðunda ittifak etmiþtir. Ýlmin ilerlemiþ olmasý her hangi bir vacibi ortadan kaldýrmaz. Kaldý ki; gözle görmenin kalbe vereceði rahatlýkla, takvim yapraðýna bakmak arasýnda büyük bir fark vardýr.

Çoðunluðun katýldýðý sahih görüþe göre müneccimlerin ve astronomî bilginlerinin bu husustaki sözlerine itibar edilmez. Çünkü hesaplar kesin olsalar da bunlarý yapanlar hatadan masum deðildirler. Nitekim memleketlerin takvimlerinin birbirinden farklý oluþu da bunu göstermektedir. Diðer yandan, hesaplara göre kamerî aylar mutlaka otuz veya yirmi dokuz deðildir. Sürekli deðiþkendir. Bir yýl otuz gün süren bir ay, ertesi yýl yirmi dokuz olabilir. Allah Teâlâ, kullarýna kolaylýk olmasý için orucun yirmi dokuz olacaðýný Peygamberi vasýtasýyla bizlere bildirmiþtir. Abdullah Ýbn Ömer (r.a), Rasûlüllah (s.a.s)'in þöyle buyurduðunu ifade ediyor: "Ayýn yirmi dokuzuncu gecesi olunca hilali görmeden orucu açmayýn. Þayet hava kapalý olursa (görmenize mani olursa) sayýyý otuza tamamlayýn" (Buhârî, Savm, 11).

Abdullah (r.a)'dan nakledilen diðer bir rivayette þöyle der: "Rasûlüllah (s.a.s) Ramazan'dan bahsetti. Ýki elini birbirine vurarak; Bir ay þöyle þöyle ve þöyledir dedi. Üçüncü defasýnda baþ parmaðýný kapattý ve þöyle buyurdu: "Orucu hilali gördüðünüzde tutun ve hilali gördüðünüzde açýn. Þayet hava kapalý olursa (size engel olursa) ayý otuza göre takdir edin " (Müslim, Siyam, 2, H. No: 1080).

Abdullah'dan nakledilen diðer bir rivayet ise þöyle varid olmuþtur: "Bir ay yirmi dokuz olur. Hilali görmeden orucu tutmayýn ve hilali görmedikçe orucu açmayýn. Þayet hava kapalý olursa (görmenize engel olursa) onu takdir edin" (Müslim, Siyam, 3 (7), H. No: 1080; Ebu Davud, Savm, IV, H. No: 2320; Dârimî, Savm, V; Ýmam Malik, Muvatta, Siyam, I). Bu hadis-i þerif'te zikredilen "onu takdir edin" ifadesinden neyin kastedildiði hususunda alimler arasýnda görüþ farklýlýklarý vardýr.

a) Ýmam Mâlik, Ýmam Þâfiî, Ýmam Ebu Hanife, Selef ve Halefden Cumhur-u Ulema diðer hadisleri delil göstererek bunun manasýnýn "Þayet hilali göremezseniz ay'ý tam sayý olan otuza göre takdir edin" olduðunu söylemiþlerdir.

b) Ýmam Ahmed Ýbn Hanbel ise "þayet hilali göremezseniz onun bulut altýnda olduðunu takdir edin" manasýný ifade ettiðini bildirmiþ ve ayýn yirmi dokuzunda hava açýk olur da hilal görülmezse, otuza tamamlanacaðýný; buna mukabil, hava bulutlu veya sisli olur da görülmezse, hilalin var sayýlacaðýný ve o ay'ýn yirmi dokuz kabul edileceðini söylemiþtir.

c) Ýbn Þureyh, Ýbn Kuteybe gibi bir kýsým âlimler ise buradaki "onu takdir edin" ifadesinden "Þayet hilali görmezseniz, astronomik hesaplara göre onu takdir edin" anlamýnýn kastedildiðini ileri sürmüþler, ancak bu görüþleri âlimler tarafýndan kabul görmemiþtir. Çünkü diðer bir rivayette "... Þayet hilali görmenize hava durumu mani olursa ay'ýn sayýsýný otuz güne takdir edin" diye varid olmuþtur (Buhârî, Þerh Umdetul-Kari, Muniriye matbaasý, Mýsýr baskýsý, X, 201; Müslim, Þerhi Nevevî, VII, 190).

Burada dikkat edilmesi gereken husus þudur: Ramazan ayýnýn baþlangýç ve bitiþ tarihlerinin tesbitinde baþvurulacak yol, hilale bakmaktýr. Hilal görülmediði takdirdedir ki birinci görüþe göre bu ayýn otuz olduðu takdir edilecek; ikinci görüþe göre ise astronomik hesaplarýn takdirine baþvurulacaktýr. Bu son görüþün kabule þayan olmadýðý belirtilmiþtir.

Abdullah Ýbn Ömer (r.a) Rasûlüllah (s.a.s)'in þöyle buyurduðunu rivayet eder: "Allah hilalleri, vakitleri bildiren vasýtalar kýldý. Hilali gördüðünüzde orucu tutun; hilali gördüðünüzde orucu açýn. Þayet hava kapalý olursa (buna mani olursa) takdire çalýþýn ve bilin ki bir kameri ay otuz günden fazla olamaz” (Hakim, Müstedrek, I, 423).

Rü'yeti esas alanlar, þahitlerin yalan þahitlik etme ihtimali üzerinde de durarak, bunun mümkün olduðunu kabul eder ve derler ki: Þeriat zâhir ölçüleri esas almýþtýr. Her þahitlik hakkýnda bu durum söz konusudur. Bâtýný ancak Allah bilir (Ýbn Abidin, a.g.e., s. 214). Bu ihtimali hesaba katan Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadisinde þöyle buyurmaktadýr:

"Orucunuz, oruç tuttuðunuz gündür. Fýtýr bayramýnýz, bayram yaptýðýnýz gündür. Kurban bayramýnýz da bayram yaptýðýnýz gündür" (Tirmizi, Savm, 11).

Hesaba itibar edileceðini söyleyenlerin delilleri:

Peygamber (s.a.s)'in "Biz ümmî bir ümmetiz: yazý bilmez, hesap bilmeyiz"þeklindeki hadisi o günkü bir vakýayý dile getirmektedir. Peygamber (s.a.s) Ýslâm ümmetinin bu hal üzere devam edeceðini söylemiyor. Hesaba baþvurmanýn müneccimlik ve kahinlikle de bir ilgisi yoktur. Kâhinler, yýldýzlarýn hareketlerinden fert ve toplumun geleceði hakkýnda mana çýkarýr, kehânetlerde bulunurlar. Oysa rasathane hesaplarý bir ilimdir, ilmî usullerle neticeye varýr.

Yüce Allah Kur'ân-ý Kerim'de güneþ, ay ve yýldýzlarýn belli ölçüler dahilinde hareket ettiklerini, kâinatýn tamamýna bir nizamýn hakim bulunduðunu ve bu nizama bir deðiþikliðin arýz olmadýðýný haber vermektedir. Astronomi ile meþgul olanlar, hassas aletlerle donatýlmýþ rasathanelerde bu hareketleri hesap ederler. Hilalin hesapla tespiti müslümanlar arasýnda birliði saðlar. Böylece müslümanlar ayný günde oruca baþlama ve ayný günde bayram yapma imkanýna kavuþmuþ olurlar.

Hesaba itibar edilmesini savunan âlimler, yukarýdaki delillerine ek olarak, orucun da namaz gibi bir ibadet olduðunu, namaz vakitlerini tespit ederken nasýl hesaba itibar ediliyorsa, oruç konusunda da hesaba itibar edilmesi gerektiðini söylerler.

Þâfiî âlimlerden Ýman Sübkî, hesaba itibar etmenin ötesinde hesabýn esas alýnmasý gerektiðini savunur. Ona göre þahitler, hilâli gördüklerine dair þahitlik etseler, hesap ehli de o gün görülmeyeceðini söyleseler, hesap ehlinin görüþüyle amel edilir. Çünkü hesap, kesindir, þahitlerin þahitliði ise zannîdir (Sübkî, Ýlmul-Menþur fi Ýsbati'þ-Þuhür, Mýsýr 1329, s. 26). Ayný mezhebe baðlý Ýbnu'l-Hacer ise, bu durumda hesaba uyabilmek için hesap uzmanlarýnýn ittifakýný þart koþar (Ýbn Abidin, a.g.e., s. 227).

Bu görüþte olan âlimler, her hesap uzmanýna güvenilemeyeceðini, vereceði bilgiye dinî bir ibadet dayandýrýlacaðýndan mü'min ve âdil olmasý gerektiðini belirtirler (Muhammed Bahît, Ýrþâdu Ehlil-Mille ila Ýsbatil-Ehille, Mýsýr 1329, s. 271).

Meselenin özü þudur: Bir kimse, Þevval hilalini gördüðünü veliyyülemr veya kadý'ya müracaat ederek beyan ederse, onlar tasdik ettiði anda Ramazan bayramý ilân olunmuþ demektir. Laik olan (yani din ile devlet iþlerini ayrý mütalaa eden) devletler Ramazan-ý Þerif ayýnýn baþlangýcýný ve bayramýný ilân etme hakkýna sahip deðildirler. Zira bu dini (Ýslâmîgöz kırpma bir meseledir. Onlarýn bu konuda velayet hakký yoktur. Velev ki ilân etseler dahi, hükmen geçerli deðildir. Zira velayet hakký bey'at sonucu ortaya çýkar. Halbuki laik devlet, hangi dinden olursa olsun, bütün vatandaþlarý eþit kabul etmek durumundadýr. Nasýl yahudilerin ve hristiyanlarýn bayram günlerini ilân etmiyorsa, müslümanlarýn bayram günlerini de ilân edemez. Ettiði takdirde, vatandaþlar arasýnda eþitliði bozmuþ ve din istismarý yapmýþ olur.

Son yýllarda rü'yet-i hilâl konusunda, farklý siyasî coðrafyalarda bulunan müslümanlar arasýnda bir ihtilaf görülmektedir. Bunun giderilmesi için rüyet-i hilâl toplantýlarý yapýlmýþ ve bazý kararlar alýnmýþtýr. Fakat pratikte bu kararlarýn hiç bir faydasý olmadýðý müþahade edilmektedir. Müslümanlar yine ayrý ayrý günlerde Ramazan orucuna baþlamakta ve farklý günlerde bayram etmektedirler. Bunun sebebini Kemalüddin Ýbnül-Hümam'ýn þu tespitinde bulmak mümkündür: "Müslümanlarýn kendi içlerinden bir emir seçmelerinin sebebi; Ýslâm'ýn emirlerini (ve hükümlerini) hakký ile eda etmek içindir" (Kemalüddin Ýbnül-Hümâm, Kitabû'l Müsayere, Ýstanbul 1979, 265) O, bu ifade ile siyasi þuurun temelini tespit etmiþtir. Mü'minlerin kendi içlerinden seçtikleri bir emire itaat etmeleri, nassla emrolunmuþtur. Günümüzde bu mahiyette bir emir sahibi bulunmadýðý için rüyet-i hilal konusundaki ihtilaflar devam edecektir. Mükellef olan her mü'min, bu durumu iyi düþünüp taðutî güçlerin din istismarý karþýsýnda direnmelidir. Taðutî güçleri reddetmenin bir iman meselesi olduðu asla unutulmamalýdýr.

Selem ve Dua ile...
Gönderen: 07.01.2007 - 11:03
Bu Mesaji Bildir   Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1850 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
umut_627 (43), ONAY (49), meryem04 (43), mandev (57), Ali ÇATAL (60), henna (35), karetta (62), sýlairah.. (55), ^^bg^^ (62), JUBITER (54), BUGRA_55 (50), by_turkey (44), okyanuz (42), muhammetturhan (51), beyaz-gelincik (42), hasan_1424 (40), amine1 (40), mekund (49), cihad_53 (44), Seydihan (45)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.87547 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.