0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » A I L E / E Ğ İ T İ M / S A Ğ L I K » KADIN & AiLE » MUVVAHİD AİLEYİ KURMAK

önceki konu   diğer konu
10 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
VeRvO su an offline VeRvO  
MUVVAHİD AİLEYİ KURMAK
567 Mesaj -
Bismillahirrahmanirrahim...

Hamd Alemlerin Rabbine, salat ve selam onun Resulünün, ashabýnýn ve onlarýn yollarýný sürdürenlerin üzeriNe olsun…


Emirul müminin Ýmam Ali (r.a) diyor ki; „Kendini bilen, Rabbini bilir.“ Bu anlamda kendini bilip tanýyan muvahhid müminler yaratýlýþ gayesine uygun hareket edebilirler. Kendisini bilen ve tanýyan muvahhid müminler muvahhid aileyi oluþtururken, yapýlanmaya kendilerinden baþlamalýdýrlar. Önce kendileri olmalý ve olgunlaþmalýdýrlar.
Muvahhid ailenin her ferdi seviyesine ve konumuna göre, bu oluþumu gerçekleþtirmeli ve oluþuma kendi payýnca katkýda bulunmalýdýr. Muvahhid ailenin her ferdi kendisini muvahhid mümin ve mücahid olarak yetiþtirmeye gayret ederken kendi, yani nefsinin üzerindeki hakkýný unutmamalýdýr.

Yukarýda sayýlan o bütün özellikleri taþýyanlar, hakkýyla iman edenler ve kalpleri Allah‘ýn zikriyle mütmain olanlardýr. Çünkü Allah þöyle buyuruyor; „Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ýn zikriyle sükunete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ý anmakla huzur bulur.“ (Rad 28)

Bu hakký ihmal etmeden gereðini yerine getirmelidir. Kiþinin içindeki fýrtýnalarýn dinmesi, iç kavganýn bitmesi ve kendi kendisiyle barýþýk olmasý ancak ve ancak katýksýz bir iman sayesinde olur. Ýç huzur ve sükunet yalnýz ama yalnýz Allah‘ý anmakla gerçekleþir.
Allah‘ý anmak, hayatýnýn her anýnda Allah‘ýn emrettiði ve razý olduðu þekilde olmak, hal ve hareketlerini, niyet ve fikrini Allah‘ýn rýzasýna uygun bir þekilde düzenlemektir.
Gönderen: 03.09.2007 - 13:48
Bu Mesaji Bildir   VeRvO üyenin diger mesajlarini ara VeRvO üyenin Profiline bak VeRvO üyeye özel mesaj gönder VeRvO üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed_usame su an offline muhammed_usame  
161 Mesaj -
Her konuda olduðu gibi nefsin hakkýný yerine getirirken yine yegane örnek ve önder Resulullah (s.a.v)’dýr. Alemlerin Rabbi Allah buyuruyor; „Andolsun, sizin için Allah‘ý ve ahiret gününü umanlar ve Allah‘ý çokça zikredenler için Allah‘ýn Resulünde güzel bir örnek vardýr.“ (Ahzap, 21)


Yegane önderimiz Resulullah (s.a.v)‘in mektebinde yetiþen, yeryüzünün en hayýrlý nesli olan ashabýn, bu konudaki yani üzerinde haklarý bulunanlarýn haklarýný ödeme konusundaki tavýrlarý için þu örneklere bakalým; Abdullah bin Amr Ýbnu‘l As (r.a) þöyle demiþtir: „Resulullah bana ya Abdullah senin gündüzleri oruç tutar ve geceleyin de namaz kýlar olduðun bana haber verilmedi mi? buyurdu. Ben de, evet dedim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) „Öyle yapma. Bazý günler oruç tut, bazý günler tutma, gecenin bir kýsmýnda namaz kýl, bir kýsmýnda yat uyu. Çünkü muhakkak senin üzerinde þu bedenin için bir hak vardýr. Ve muhakkak senin üzerinde eþin için bir hak vardýr. Ve muhakkak senin üzerinde ziyaretçilerin için de bir hak vardýr. Ve muhakkak (bu haklarý eda etmekle beraber) her ay üç gün oruç tutman sana kafidir. Çünkü sana herbir haseneye mukabil on misli sevap muhakkak olduðuna göre her ayýn üç günü, bütün sene orucu demektir.“ diye buyurdu.“


Muvahhid müminin üzerinde hakký bulunanýn hakkýný vermesi, adalet ölçüsünde yani islama uygun bir þekilde, ifrat ve tefritten tamamýyla uzak bir halde eda etmesi en tabii kulluk vazifelerindendir. Kiþi islami ölçülerde toplum ile iliþkilerini sürdürmek mecburiyetindedir.
Gönderen: 03.09.2007 - 13:53
Bu Mesaji Bildir   muhammed_usame üyenin diger mesajlarini ara muhammed_usame üyenin Profiline bak muhammed_usame üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
VeRvO su an offline VeRvO  
567 Mesaj -
Alemlerin Rabbi Allah Azze Celle þöyle buyuruyor: „Allah ve Resulü bir iþe hükmettiði zaman, mümin olan bir erkek ve mümin olan bir kadýn için, o iþte kendi isteklerine göre seçme hakký yoktur. Kim Allah‘a ve Resulüne isyan ederse artýk gerçekten o, apaçýk bir sapýklýkla sapýtmýþtýr.’‘ (Ahzap 36)

Resulullah‘a itaatýn Allah‘a itaat olduðunu biliyoruz. Resulullah‘ýn emirlerine karþý gelmenin günah olduðunu biliyor, inanýyor ve bu günahý iþlememek, asi olmamak için elden geldiðince sakýnmaya çalýþýyoruz. Böyle inanmak, böyle bilmek ve böyle davranmak muvahhid müminlerin en önemli, olmazsa olmaz vasfýdýr. Muvahhid mümin her halinde aþýrý olmayan, dengeli ve vasat davranan olgun bir þahsiyet olmalý, Allah yolunda cihad etmekten geri býraktýracak, güçten ve kuvvetten düþürecek tavýrlardan sakýnmalýdýr. Çünkü Allah yolunda cihad etmek için bedenin kuvvetli ve sýhhatli olmasý gerekir.
Kýlýçlarýn gölgesi altýnda bulunan cenneti kazanabilmek için kýlýçlarýn havaya kalkmasý ve Allah yolunda, Allah düþmanlarýnýn tepesine bir þimþek hýzýyla indirilmesi lazýmdýr.
Muvahhid ailenin kadýn olsun, erkek olsun bireysel haklara riayet etmeleri ve toplum içinde giyim kuþamlarýna hassas bir þekilde özen göstermesi gerekir.
Özellikle kadýnlar bu konuda daha hassas davranmalý ve ayette belirtildiði þekilde giyinmelidirler.

Allah (c.c) buyuruyor:
Mümin kadýnlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kýsýmlarý müstesna olmak üzere,zinetlerini teþhir etmesinler. Baþ örtülerini, yakalarýnýn üzerine (kadar) örtsünler“.... (Nur 31)
Gönderen: 03.09.2007 - 14:06
Bu Mesaji Bildir   VeRvO üyenin diger mesajlarini ara VeRvO üyenin Profiline bak VeRvO üyeye özel mesaj gönder VeRvO üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
faniiiia su an offline faniiiia  
138 Mesaj -
Allah ve Resulü bir iþe hükmettiði zaman, mümin olan bir erkek ve mümin olan bir kadýn için, o iþte kendi isteklerine göre seçme hakký yoktur. Kim Allah‘a ve Resulüne isyan ederse artýk gerçekten o, apaçýk bir sapýklýkla sapýtmýþtýr.’‘ (Ahzap 36) Vicdanlar bu ilkeyi özümlemiþ, duygular bu ilkenin denetimine girmiþti. Bu ilke þöyle özetlenebilir: Müslümanlarýn ne öz varlýklarý ve ne de davranýþlarý kendilerine ait deðildi. Hem öz varlýklarý ve hem de ellerinde olan her þey yüce Allah'a ait idi. O dilediði gibi onlarý yönetir, kendileri için neyi isterse onu seçerdi. Onlar genel doðal yasalara göre iþleyen þu koca evrenin bir parçasý idiler. Evrenin yaratýcýsý ve yöneticisi, onlarý bu evren ile birlikte hareket ettiriyordu. Koca evren senaryosu içindeki rollerini bölüþtürüyor, evren sahnesindeki hareketlerini belirliyordu. Onlar bu sahnede oynayacaklarý rolü kendileri seçemezlerdi. Çünkü senaryonun tamamýný bilmiyorlardý. Onlar canlarýnýn istediði hareketi seçemezlerdi. Çünkü sevdikleri hareket, paylarýna düþen rolle baðdaþmayabilirdi. Onlar ne senaryonun yazarlarý ve ne de sahnenin rejisörleri idi. Onlar sadece birer ücretli iþçi idiler. Yaptýklarý iþe karþýlýk ücretlerini alacaklardý. Sonuç konusunda ne lehlerinde ve ne de aleyhlerinde bir rolleri yoktu.Böyle olunca özlerini gerçekten yüce Allah'a adamýþlardý. Özlerini tümü ile adamýþlardý. Öyle ki, benliklerinden kendilerine hiçbir þey kalmamýþtý. O zaman evren bütünün yapýsý ile uyuma girdi. Hareketleri evrenin genel dönüþü ile uyumluluk kazandý. Gezegenler ve yýldýzlar nasýl yörüngelerinde dönüyorlarsa onlar da yörüngelerinde döner oldular. Hiçbiri yörüngesinden çýkmaya, evren bütünü ile uyumlu dönüþlerinin temposunu hýzlandýrmaya ya da yavaþlatmaya kalkýþmýyordu.
Gönderen: 03.09.2007 - 14:16
Bu Mesaji Bildir   faniiiia üyenin diger mesajlarini ara faniiiia üyenin Profiline bak faniiiia üyeye özel mesaj gönder faniiiia üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed_usame su an offline muhammed_usame  
161 Mesaj -
Mümin kadýnlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kýsýmlarý müstesna olmak üzere, zinetlerini teþhir etmesinler. Baþ örtülerini, yakalarýnýn üzerine (kadar) örtsünler“.... (Nur 31)

Bu ayetin nüzul sebebi olarak þu olay anlatýlýr. Cabir bin Abdullah (r.a) dan rivayet olmuþtur; „Esma binti Mersed kendisine ait bir hurmalýkta bulunduðu sýrada kadýnlar, örtüsüz olarak yanýna gelmeye baþlamýþlardý. Ayaklarýndaki halhallar, bilezikler, göðüsleri ve zülüfleri görünüyordu. Bu durumu gören Esma, bu ne kadar çirkin bir durum, dedi. Bunun üzerine Allah (c.c.) bu ayeti kerimeyi inzal buyurdu.“ Bu konuda müminlerin annesi Hz. Aiþe (r.anha) þu hadisi rivayet etmektir; „Ebu Bekir‘in kýzý Esma (yani Aiþenin ablasýgöz kırpma üzerinde ince bir elbise olduðu halde Resulullah‘ýn yanýna girdi. Resulullah (s.a.v) ondan yüz çevirip; „Ey Esma! Kadýn büluða erdiði (hayýz görmeye baþladýðýgöz kırpma vakit, kadýnýn þu ve þu azasý hariç diðer uzuvlarýnýn görünmesi uygun olmaz buyurdu.“ Örtünmesini hariç tuttuðu iki uzuv için yüz ve ellerini iþaret etti. Fitne korkusu olmazsa, büluða ermiþ kadýnýn elleri ve yüzü avret olmaz, yani ellerinin ve yüzünün görünmesi caizdir. Eðer fitne korkusu varsa, elleri ve yüzü avret sayýlýr, yani örtünmesi gerek.“


Müslüman kadýnlarýn, ihtiyaçlarýný gidermek için sokaða çýktýklarýnda nasýl örtünüp, nasýl davranacaklarýný Rabbimiz Allah þöyle tarif ediyor; Ey Peygamber ; Hanýmlarýna, kýzlarýna ve müminlerin kadýnlarýna (bir ihtiyaç için dýþarý çýktýklarý zaman) dýþ örtülerini üstlerine almalarýný söyle. Onlarýn tanýnmasý ve incitilmemesi için en elveriþli olan budur. Allah baðýþlayandýr, esirgeyendir.“ (Ahzab 59)
Bu ayetin nüzul sebebi ise þöyledir; Hz. Aiþe annemiz þöyle rivayet ediyor; „Resulullah‘ýn hanýmlarýndan Hz. Sevde hicap ayeti indikten sonra bir ihtiyacý için evinden dýþarý çýkmýþtý. Sevde iri yapýlý bir kadýndý. Bu sebeple kendisini tanýyanlara örtülü olsa da gizli olamýyordu. Bir defa Hz. Ömer (r.a) onu dýþarda gördü. <<Ya Sevde iyi bilki Vallahi sen bize karþý gizli olamýyorsun, bak düþün ve nasýl evinin dýþýna çýkýyorsun>> dedi. Bunun üzerine Hz. Sevde evine dönüp geldi. O sýrada Resulullah (s.a.v) benim odamdaydý. Akþam yemeðini yemekteydi. Elinde de etli bir kemik vardý. Bu halde iken Sevde içeri girdi. Ve <<Ya Resulullah ben bazý ihtiyaçlarým için evimden çýkmýþtým, Ömer bana þöyle þöyle söyleyip çýkýþýma itiraz etti>> diye þikayette bulundu. Bunun üzerine Allah peygamberine vahiy gönderdi. Sonra kendisinden vahiy hali kaldýrýldý, o kemik elinde olduðu halde ve onu yere koymaksýzýn Sevde ye <<Siz kadýnlara kendi ihtiyaçlarýnýz için, örtünmüþ olarak evlerinizden dýþarý çýkmanýza izin verilmiþtir>> buyurdu.“
Gönderen: 03.09.2007 - 14:32
Bu Mesaji Bildir   muhammed_usame üyenin diger mesajlarini ara muhammed_usame üyenin Profiline bak muhammed_usame üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
VeRvO su an offline VeRvO  
567 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý faniiiia

Allah ve Resulü bir iþe hükmettiði zaman, mümin olan bir erkek ve mümin olan bir kadýn için, o iþte kendi isteklerine göre seçme hakký yoktur. Kim Allah‘a ve Resulüne isyan ederse artýk gerçekten o, apaçýk bir sapýklýkla sapýtmýþtýr.’‘ (Ahzap 36) Vicdanlar bu ilkeyi özümlemiþ, duygular bu ilkenin denetimine girmiþti. Bu ilke þöyle özetlenebilir: Müslümanlarýn ne öz varlýklarý ve ne de davranýþlarý kendilerine ait deðildi. Hem öz varlýklarý ve hem de ellerinde olan her þey yüce Allah'a ait idi. O dilediði gibi onlarý yönetir, kendileri için neyi isterse onu seçerdi. Onlar genel doðal yasalara göre iþleyen þu koca evrenin bir parçasý idiler. Evrenin yaratýcýsý ve yöneticisi, onlarý bu evren ile birlikte hareket ettiriyordu. Koca evren senaryosu içindeki rollerini bölüþtürüyor, evren sahnesindeki hareketlerini belirliyordu. Onlar bu sahnede oynayacaklarý rolü kendileri seçemezlerdi. Çünkü senaryonun tamamýný bilmiyorlardý. Onlar canlarýnýn istediði hareketi seçemezlerdi. Çünkü sevdikleri hareket, paylarýna düþen rolle baðdaþmayabilirdi. Onlar ne senaryonun yazarlarý ve ne de sahnenin rejisörleri idi. Onlar sadece birer ücretli iþçi idiler. Yaptýklarý iþe karþýlýk ücretlerini alacaklardý. Sonuç konusunda ne lehlerinde ve ne de aleyhlerinde bir rolleri yoktu.Böyle olunca özlerini gerçekten yüce Allah'a adamýþlardý. Özlerini tümü ile adamýþlardý. Öyle ki, benliklerinden kendilerine hiçbir þey kalmamýþtý. O zaman evren bütünün yapýsý ile uyuma girdi. Hareketleri evrenin genel dönüþü ile uyumluluk kazandý. Gezegenler ve yýldýzlar nasýl yörüngelerinde dönüyorlarsa onlar da yörüngelerinde döner oldular. Hiçbiri yörüngesinden çýkmaya, evren bütünü ile uyumlu dönüþlerinin temposunu hýzlandýrmaya ya da yavaþlatmaya kalkýþmýyordu.




Taðuti ve gayri islami düzenlerde belli bir yaþa gelmiþ gençler askere alýnýyor. Ýsteyerek veya istemeyerek askere giden bu gençler, kýþlanýn nizamiye kapýsýndan girip teslim olduktan sonra, kýlýk kýyafetinde, yeme ve içmesinde, yatma ve kalkmasýnda, yani günlük tüm hareketlerinde belli bir düzene tabi olmak mecburiyetindedirler. Çünkü taðuti ve gayri islami ordunun, kendisine has kanun ve tüzükleri vardýr.
Kýþlaya girip teslim olan her vatandaþ bu kanun ve tüzüklere uymak mecburiyetindedir. Uymayanlar için gerekli cezai müeyyide uygulanýr. Askere gitmeden evvel veya askerlikten sonraki sivil hayatta, askeri kanun ve tüzükler vatandaþý pek ilgilendirmez. Ama asker olur olmaz bu kanun ve tüzüklere uyma zorunluluðu vardýr. Asker olmadýkça, kimse kendisini bu kanunlara uymaya zorlamaz.Fakat asker olunca, ya uyar, veya uydurulur. Ben asker olurum, ama askeri kanun ve tüzüklere uymam, gönlümün ve keyfimin istediði gibi hareket ederim, kimse benim kýlýk ve kýyafetime, yeme ve içmeme, yatma ve kalkmama, yani hal ve hareketime karýþamaz vs. diyebilir mi? Veya diyenler var mýdýr? Kesinlikle hayýr.
Gönderen: 03.09.2007 - 14:40
Bu Mesaji Bildir   VeRvO üyenin diger mesajlarini ara VeRvO üyenin Profiline bak VeRvO üyeye özel mesaj gönder VeRvO üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed_usame su an offline muhammed_usame  
161 Mesaj -
Ýþte bunun gibi mümin olduktan sonra da, Allah ve Resulünün emirlerine tabi olma mecburiyeti doðar. Tevhid akidesine iman etmiþ ve islama teslim olup, muhammedi mümin müslümanlarýn mekaný olan islam kýþlasýnýn nizamiye kapýsýndan içeriye girenler, bu mekanýn kanun ve tüzüklerine uymak mecburiyetindedirler. Yani Kur-an ve Sünnete tabi olmak zorundadýrlar. Bu mekana giriþ yapýp ümmetin bir ferdi olup, mümin müslümanlarla kardeþ olanlar, kendi keyiflerinin yani nefsi emmarelerinin, heva ve heveslerinin istediði þekilde hareket edemezler. Onlar bu arzularýný Allah ve Resulünün, yani Kur-an ve Sünnetin emrine tabi kýlarlar. Bu tür davranýþ onlarýn imanlarýnýn gereðidir.


Alemlerin Rabbi buyuruyor:„Allah‘a ibadet edin ve ona hiçbir þeyi ortak koþmayýn. Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara yakýn komþuya, yakýn arkadaþa, yolcuya, ellerinizin altýnda bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranýn: Allah kendini beðenen ve devamlý böbürlenip duraný sevmez.“ (Nisa 36)
Yalnýz ve yalnýz Allah‘a iman ve O‘na zatýnda ve sýfatlarýnda hiçbir þeyi ortak koþmamak; iþte gerçek Tevhid ve katýksýz iman budur. Rab, ilah, melik yani mutlak hakim, kanun koyucu Allah’týr. Rabblikte, Ýlahlýkta ve kanun koyuculukta Allah’tan gayrýsýna yönelmek, onu benimseyip itaat etmek þirktir. Allah’tan baþkasýný benimsemek, ona iman etmek, ona itaat ve ona ibadet etmek anlamýna gelir. Halbuki iman, yalnýz ve yalnýz Allah‘a ve O‘nun iman edilmesini istediklerine; ibadet ise yalnýzca O’na mahsustur.Muvahhid mümin kullarýna önce tevhidi emreden Rabbimiz Allah, tevhide imandan hemen sonra anne-babaya güzellikle davranmayý ve iyilikte bulunmayý emrediyor. Anne ve babanýn hakký imandan sonra geldiðine göre ne kadar önemli olduðu ehli iman ve ehli akýl tarafýndan çok kolay bir þekilde kavranýr. Rabbimiz Allah muvahhid ve müminlere, anne ve babaya deðer vermelerini emrediyor. Kendi halinde olan anne-babanýn kýymetini bilmek, onlara karþý saygý ve sevgide kusur etmemek, islama uygun olan arzularýný imkanlar dahilinde yerine getirmek muvahhid ailenin en tabii vazifesidir.
Gönderen: 03.09.2007 - 14:49
Bu Mesaji Bildir   muhammed_usame üyenin diger mesajlarini ara muhammed_usame üyenin Profiline bak muhammed_usame üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
faniiiia su an offline faniiiia  
RE:
138 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý VeRvO

Alıntı
Orijýnalý faniiiia

Allah ve Resulü bir iþe hükmettiði zaman, mümin olan bir erkek ve mümin olan bir kadýn için, o iþte kendi isteklerine göre seçme hakký yoktur. Kim Allah‘a ve Resulüne isyan ederse artýk gerçekten o, apaçýk bir sapýklýkla sapýtmýþtýr.’‘ (Ahzap 36) Vicdanlar bu ilkeyi özümlemiþ, duygular bu ilkenin denetimine girmiþti. Bu ilke þöyle özetlenebilir: Müslümanlarýn ne öz varlýklarý ve ne de davranýþlarý kendilerine ait deðildi. Hem öz varlýklarý ve hem de ellerinde olan her þey yüce Allah'a ait idi. O dilediði gibi onlarý yönetir, kendileri için neyi isterse onu seçerdi. Onlar genel doðal yasalara göre iþleyen þu koca evrenin bir parçasý idiler. Evrenin yaratýcýsý ve yöneticisi, onlarý bu evren ile birlikte hareket ettiriyordu. Koca evren senaryosu içindeki rollerini bölüþtürüyor, evren sahnesindeki hareketlerini belirliyordu. Onlar bu sahnede oynayacaklarý rolü kendileri seçemezlerdi. Çünkü senaryonun tamamýný bilmiyorlardý. Onlar canlarýnýn istediði hareketi seçemezlerdi. Çünkü sevdikleri hareket, paylarýna düþen rolle baðdaþmayabilirdi. Onlar ne senaryonun yazarlarý ve ne de sahnenin rejisörleri idi. Onlar sadece birer ücretli iþçi idiler. Yaptýklarý iþe karþýlýk ücretlerini alacaklardý. Sonuç konusunda ne lehlerinde ve ne de aleyhlerinde bir rolleri yoktu.Böyle olunca özlerini gerçekten yüce Allah'a adamýþlardý. Özlerini tümü ile adamýþlardý. Öyle ki, benliklerinden kendilerine hiçbir þey kalmamýþtý. O zaman evren bütünün yapýsý ile uyuma girdi. Hareketleri evrenin genel dönüþü ile uyumluluk kazandý. Gezegenler ve yýldýzlar nasýl yörüngelerinde dönüyorlarsa onlar da yörüngelerinde döner oldular. Hiçbiri yörüngesinden çýkmaya, evren bütünü ile uyumlu dönüþlerinin temposunu hýzlandýrmaya ya da yavaþlatmaya kalkýþmýyordu.




Taðuti ve gayri islami düzenlerde belli bir yaþa gelmiþ gençler askere alýnýyor. Ýsteyerek veya istemeyerek askere giden bu gençler, kýþlanýn nizamiye kapýsýndan girip teslim olduktan sonra, kýlýk kýyafetinde, yeme ve içmesinde, yatma ve kalkmasýnda, yani günlük tüm hareketlerinde belli bir düzene tabi olmak mecburiyetindedirler. Çünkü taðuti ve gayri islami ordunun, kendisine has kanun ve tüzükleri vardýr.
Kýþlaya girip teslim olan her vatandaþ bu kanun ve tüzüklere uymak mecburiyetindedir. Uymayanlar için gerekli cezai müeyyide uygulanýr. Askere gitmeden evvel veya askerlikten sonraki sivil hayatta, askeri kanun ve tüzükler vatandaþý pek ilgilendirmez. Ama asker olur olmaz bu kanun ve tüzüklere uyma zorunluluðu vardýr. Asker olmadýkça, kimse kendisini bu kanunlara uymaya zorlamaz.Fakat asker olunca, ya uyar, veya uydurulur. Ben asker olurum, ama askeri kanun ve tüzüklere uymam, gönlümün ve keyfimin istediði gibi hareket ederim, kimse benim kýlýk ve kýyafetime, yeme ve içmeme, yatma ve kalkmama, yani hal ve hareketime karýþamaz vs. diyebilir mi? Veya diyenler var mýdýr? Kesinlikle hayýr.





Tamamda bunula neyi kastediyorsunuz onu anlayamadým?
Gönderen: 03.09.2007 - 15:01
Bu Mesaji Bildir   faniiiia üyenin diger mesajlarini ara faniiiia üyenin Profiline bak faniiiia üyeye özel mesaj gönder faniiiia üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
VeRvO su an offline VeRvO  
567 Mesaj -
Anne-babanýn arzu ve isteklerini imkan olduðu halde yerine getirmemek, onlarý üzmek, onlara isyan etmek islam nazarýnda suç teþkil eder. Böyle davranýþlar Allah ve Resulü tarafýndan yasaklanmýþ, haram kýlýnmýþtýr.

Rabbimiz Allah cc þöyle buyuruyor:
Biz insana, anne ve babasýna (karþýgöz kırpma güzelliði (ilke edinmesini) tavsiye ettik, eðer onlar, hakkýnda bilgin olmayan þeyle bana ortak koþman için sana karþý çaba harcayacak olurlarsa,bu durumda onlara itaat etme. Dönüþünüz banadýr. Artýk yapmakta olduklarýný size ben haber vereceðim.“ (Ankebut 8)

Ýslamýn bütün ilkeleriyle, kurum ve kuruluþlarýyla, fertten topluma, devletten aileye, hakim olduðu islam toplumunda, (halifeli toplum) muvahhid ailede yer alan muvahhid mümin anne ve baba hakkýný ödemek kolay bir mesele deðildir.
Fakat gayri müslim ve taðutlarýn hakim olduðu, islam nizamýnýn hayatýn dýþýna itildiði cahiliye toplumlarýnda, oluþturulmaya çalýþýlan muvahhid aile de, anne-baba mümin olmayabilir.
Çocuklar islamý kabul etmiþ ve imkanlar dahilinde yaþamaya çalýþýrken, anne veya baba karþý çýkarda engellenmeye çalýþýlýrsa, o zaman kendilerine itaat edilmez.
Çocuklarýna, Allah‘a þirk koþmayý emreder veya islami ilkelerden vazgeçmeyi, ya da emredilen ibadetleri terk etmeyi arzu ederlerse, onlara karþý kesin tavýr konulur, ne dinlenilir ne de itaat edilir.
Anne-babaya itaat gerek, ama islama aykýrý davranmadýklarý müddetçe. Ýþte en hayýrlý Asýr olan Asr-ý Saadeten bir örnek; Sad bin Ebu Vakkas’tan (r.a) yapýlan bir rivayette; „
„Ben anneme çok iyi davranan biri idim, müslüman olduðum zaman, bana dinini terk edeceksin, yoksa ölünceye kadar ne yiyeceðim ne de içeceðim. Bunun üzerine de halk, ey annesinin katili diyecek, seni ayýplayacak dedi.
Bunun üzerine günbe gün yemeden içmeden bekledi durdu. Ben ona, ey anneciðim Allah‘a yemin ederimki, yüz canýn olsaydý ve her biri birer birer çýksaydý yinede dinimi terk etmezdim. Ýstersen ye, istersen yeme dedim. Annem benim bu azmimi görünce yemeye baþladý.“

Gönderen: 03.09.2007 - 15:01
Bu Mesaji Bildir   VeRvO üyenin diger mesajlarini ara VeRvO üyenin Profiline bak VeRvO üyeye özel mesaj gönder VeRvO üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed_usame su an offline muhammed_usame  
RE: faniiia
161 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý muhammed_usame

Ýþte bunun gibi mümin olduktan sonra da, Allah ve Resulünün emirlerine tabi olma mecburiyeti doðar. Tevhid akidesine iman etmiþ ve islama teslim olup, muhammedi mümin müslümanlarýn mekaný olan islam kýþlasýnýn nizamiye kapýsýndan içeriye girenler, bu mekanýn kanun ve tüzüklerine uymak mecburiyetindedirler. Yani Kur-an ve Sünnete tabi olmak zorundadýrlar. Bu mekana giriþ yapýp ümmetin bir ferdi olup, mümin müslümanlarla kardeþ olanlar, kendi keyiflerinin yani nefsi emmarelerinin, heva ve heveslerinin istediði þekilde hareket edemezler. Onlar bu arzularýný Allah ve Resulünün, yani Kur-an ve Sünnetin emrine tabi kýlarlar. Bu tür davranýþ onlarýn imanlarýnýn gereðidir.


Alemlerin Rabbi buyuruyor:„Allah‘a ibadet edin ve ona hiçbir þeyi ortak koþmayýn. Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara yakýn komþuya, yakýn arkadaþa, yolcuya, ellerinizin altýnda bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranýn: Allah kendini beðenen ve devamlý böbürlenip duraný sevmez.“ (Nisa 36)
Yalnýz ve yalnýz Allah‘a iman ve O‘na zatýnda ve sýfatlarýnda hiçbir þeyi ortak koþmamak; iþte gerçek Tevhid ve katýksýz iman budur. Rab, ilah, melik yani mutlak hakim, kanun koyucu Allah’týr. Rabblikte, Ýlahlýkta ve kanun koyuculukta Allah’tan gayrýsýna yönelmek, onu benimseyip itaat etmek þirktir. Allah’tan baþkasýný benimsemek, ona iman etmek, ona itaat ve ona ibadet etmek anlamýna gelir. Halbuki iman, yalnýz ve yalnýz Allah‘a ve O‘nun iman edilmesini istediklerine; ibadet ise yalnýzca O’na mahsustur.Muvahhid mümin kullarýna önce tevhidi emreden Rabbimiz Allah, tevhide imandan hemen sonra anne-babaya güzellikle davranmayý ve iyilikte bulunmayý emrediyor. Anne ve babanýn hakký imandan sonra geldiðine göre ne kadar önemli olduðu ehli iman ve ehli akýl tarafýndan çok kolay bir þekilde kavranýr. Rabbimiz Allah muvahhid ve müminlere, anne ve babaya deðer vermelerini emrediyor. Kendi halinde olan anne-babanýn kýymetini bilmek, onlara karþý saygý ve sevgide kusur etmemek, islama uygun olan arzularýný imkanlar dahilinde yerine getirmek muvahhid ailenin en tabii vazifesidir.






sorunun yanýtý bu üsteki yazý olsa gerek......

wesselam....

konu devamý:

Kendileriyle dünya hayatýnda iyi geçinmeye gayret edeceðimiz anne ve babamýz, Allah’a ve Resulüne düþman olmadýkça gayri müslim bile olsalar, iyilik tavrýmýz deðiþmemeli. Fakat bize Allah‘a isyan etmeyi emrederlerse onlarý dinlemek ve itaat etmek imkansýzdýr. Kendilerine masiyet konusunda itaat edilmez ve Sad bin Ebi Vakkas‘ýn (r.a) tavrý sergilenir.
Son olarak Kur’an da Muttaki, Muvahhid müminlerin vasýflarý hakýnda birkaç örnek vererek yazýmýza son verelim


„Hakkýnda bilgin olmayan þeyin ardýna düþme; çünkü kulak, göz ve kalp bunlarýn hepsi ondan sorumludur.“ (Ýsra 36)
Yeryüzünde böbürlenerek yürüme, zira Allah, kendini beðenmiþ övünüp duran kimseleri sevmez.“ (Lokman 18)
Kim Allah‘ý, O‘nun Resulünü ve iman edenleri dost (veli) edinirse hiç þüphe yok galip gelecek olanlar Hizbullahtýr.“ (Maide 56)



Ya Rabbi bizlerede muvahid aileyi kurmayý nasip et. Amin...
Gönderen: 03.09.2007 - 15:06
Bu Mesaji Bildir   muhammed_usame üyenin diger mesajlarini ara muhammed_usame üyenin Profiline bak muhammed_usame üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1709 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
selimabi (48), secdeet (52), SEVGI HERYERDE (52), merve11 (35), Hilal76 (48), ebuliz (52), mah_sa (46), ceylantepesi (56), MüslümaniM (35), muhammedgazi (37), Gurbetci kiz (35), Pucca (43), haticetorun (36), siper2004 (38), sofi315 (54), selahattincam (52), yadiguzel (54), ibg (48), bambam (44), RepLiK (39), lula (62), fatihmaster (36), turanmho (52), bilvanis1 (40), selahattincam20.. (52), Engin17 (37), latifterlemez (42), murat147 (41), serseri_mayin_2.. (39), ismail orman (46), TUTKU_DK (45), Mesutol (60), ay-han (44), selim18 (39)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.83806 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.