0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » Gül Medeniyetinin Müstesna Gülü

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
nesligul su an offline nesligul  
Gül Medeniyetinin Müstesna Gülü
38 Mesaj -

Gülü tarife ne hacet ne çiçektir biliriz


Hilkatin Fâtiha'sý, nübüvvetin hâtimesi, ins ü cinnin peygamberine selamdan sonra,

Varlýk güzeline Gül diyeceðiz biz, Gül çaðýnda ýtýrlarýný duymak için...

Beþeriyet bütün zaman ve mekan boyunca Gül'ü bilememenin ve Gül'ü sevememenin ýstýrabýyla kývrandý ve büyük hakikat þu ki baþýný nereye vursa o Gül'den baþka Gül bulamayacak, Gül'ü örnek almadýkça ete kemiðe bürünmüþ feryadýndan kurtulamayacaktýr. Eller nakýþ nakýþ, desen desen Gül'ü dokur çünki, kaðýtlar renk renk, deste deste Gül'ü okur. Gül'ün ýtýrlarýnda bülbüller yaþar aþk ile, ve aþk ile renginin þulesinden pervaneler düþer. Kimin eline deðerse Gül, elleri Gül kokar onun. "Burada beni ancak Allah buyruðuna baðlý Peygamber affý kurtarýr / Ben de onun öç ve adalet eline uzatýyorum iþte sað elimi" der Sezai Karakoç'un aðzýndan Ka'b b. Züheyr, ve o günden sonra bürdesini giyer Gül'ün. Çelikten büklümler erir Gül'ün yapraklarýnda.

"Eðer Gül'ün vasýflarýnýn þerhini devamlý, durmadan söylesem, yüzlerce kýyamet geçer de o yine bitmez." der Mevlana. Lisan ve kalem Gül'ü hakkýyla anlatamaz, bunu herkes bilir. Bilir de Asr-ý Saadet'ten bu yana sayýsýz kalemler Gül'ü yazar ciltler ve kütüphaneler dolusu; hesaba gelmez lisanlar Gül'ü söyler manzumeler ve þiirler boyu.

Þimdiye kadar neler söylenmedi Gül hakkýnda, neler yazýlmadý. Yazmakla bitirilemedi ve bitirilemeyecek. Adýna na't dediler Gül'ü anlattýlar; tazarru dediler, Gül'e iltica ettiler. Siyer dediler hayatýný söylediler, þemail dediler vasýflarýný sayýp döktüler. Hilye yazdýlar yakýnlýklarýný ifade için, mi'raciye dizdiler þanýný tebcil için. Besteler yaptýlar Gül terennümünde, Ýlahiler söylediler Gül deminde. Na'tî diye mahlas kullandýlar, divanlar doldurdular; adýný anarak baþladýlar mesnevilere bir bakýþýna mazhar olmak için. Aherli kaðýtlara döküldü bin bir harf düz ve eðik, Gül'ü yazmak için yarýþtý gubari ile þikeste ta'lik. Hamdullah'tan Hâmid'e harf baþýna þükür diye yazdý divitler; Levnî'den Osman'a tel tel renk verdi çivitler. Ne yana baksa Gül'den bir iz görür gözler, ne yöne dönse Gül'ü özler, geceler ve gündüzler. Eþya ve varlýk Gül için vardýr ve Gül, eþya ve varlýk olur serâpâ. Bir milyon adý varsa aþkýn, bir eksiðiyle hep Gül'den alýr ilhamýný. Kaðýt, kalem ve kitap... Söz, kelam ve hitap... Her suret ve her þekilde Gül'e mahkum. Nitekim kimiler Gül dediler, ömür boyu Güldüler; kimiler Gül dediler, Gül uðruna öldüler.

Gül'ü anlatmayan dil ne söyler ki efsaneden baþka!.. Gül harflerinden Gül söylemeyen kelimeler gerçeði olmayan isimlerden öte nedir ki?!.. Gül kokusu taþýyan bilgi canda ýþýk; Gül destesi götürmeyen kervan bedene kuru yüktür.

Gül hakkýnda en müstesna sözleri Divan þiiri söylemiþtir. Türk þairlere özgü bir tür olan Hilye'lerden siyer kitaplarýna; mevlidlerden mi'raciyelere; divanlar ile her türlü mesnevilerin baþýnda Tevhid ve münacaatlardan sonra yer alan na'tlardan düzyazý eserlerdeki hamdele ve salvele bölümlerine varasýya kadar hep "önce Gül" der kalemler. Divan edebiyatýnýn Gül hakkýnda söyleyecek sözüne hadd ü pâyân mý bulunur? O þairler ki kitaplarý yahut sözlerinin, en baþýnda O'nun adýný anmakla korunabileceðine inanmýþlardýr. Bir divan þairinin, kendini þair saydýrmak, yahut þairliðinin kanýtý olan divanýný tertib etmek için yazmasý gereken þiirlerden biri de Gül hakkýnda inþad edeceði kasidesidir.


Hz. Peygamber'den bahseden manzumeler belli bir konu sýnýrlamasý içinde düþünülemezler. Risalet, hicret, mucizeler, din yolunda çektiði sýkýntýlar, ümmetine va'd ettiði þefaat, özel bir kýssasýnýn anlatýmý vs. hep divan þairinin konularý arasýndadýr. Ancak daha da önemlisi na'tlardýr ki divan þairine, Gül'e karþý beslediði duygularýný dile getirme fýrsatý verir. Beþeriyetin en hayýrlýsýna, varlýðýn en þereflisine karþý gösterilen bu sevgi ve saygý, þairin dilini ve yolunu aydýnlatýr hiç farkýna varmadan, kelimelerini birdenbire güzelleþtiriverir. Bütün divan þiiri ürünleri içinde dilin en güzel ve sanatlý kullanýldýðý manzumeler, yalnýzca ve yalnýzca na'tlardýr. Bunun sebebi, þairin içinden geldiði þekilde anlattýðý Gül aþkýdýr, Gül'e bende olmanýn samimiyetinden kaynaklanan sanattýr. Allah'a yakýnlýk bakýmýndan hiç kimse nasýl Efendiler Efendisi'ne ulaþamazsa, þair de peygamberine ulaþma yolunda kimse kendisine ulaþamasýn ister. O'nun erdiði makama nasýl kimse erememiþse, O'na yol alýrken de kimse þaire yetiþemesin ister. Bu þiirlerden pek çoðunun özel gün ve gecelerde okunmak üzere bestelenmesi, onlarýn halk tabakalarý arasýnda da Peygamber sevgisini çoðaltýcý eserler olarak yaygýnlaþmasýný saðlar çünki.

Evrenin en güzel Gül'üne yazýlan müstakil eserler içinde en yaygýn okunaný hiç þüphesiz Süleyman Çelebi'nin "Vesîletü'n-Necât (Kurtuluþ vesilesi)" adýyla bilinen Mevlid'idir. Bunu Hakanî Mehmed Bey'in Hilye'si (Hz. Peygamber'in suret ve siret güzelliklerinin anlatýldýðý eser), sonra da Nâyî Osman Dede'nin Mi'râciye'si izler. Bu üç eser de zamanla musýkî formunda okunmuþ ve çaðlar boyu geniþ halk kitleleri tarafýndan sevilerek Türk kültürünü yönlendirmiþtir. Na'tlar içinde Nazîm'in küçük bir divan oluþturacak kadar çok sayýdaki maznumeleri ile Fuzulî'nin Su Kasidesi, Nabî'nin coþku dolu dizeleri, Þeyh Galib'in müseddes tarzýnda yazdýðý muhteþem eseri, Nef'î'nin "sözüm" redifli kasidesi ilk akla gelebilecek olanlardýr. Çok sayýda na't yazdýklarý için Na'tî mahlasýyla bilinen Na'tî Mehmed, Na'tî Ahmed ve Na'tî Mustafa efendiler de Gül'e olan aþký doruða ulaþtýran, fanilerin söyleyebileceði en müstesna sözleri söyleyen þairlerdir. Bu arada deðiþik þairlerin na'tlarýnýn derlenmesiyle oluþturulmuþ Nu'ût-ý Nebeviye mecmualarýný da hatýrlamak gerekir.

Na'tlarýn gazel tarzýnda yazýlanlarý da vardýr elbet. Bunlar genellikle vezin yönlendirmesiyle þekil bulan ve 4 mefâîlün kalýbýyla yazýlýp "...yâ Rasûlallah" redifiyle sona eren gazellerdir. Bu tür na'tlar içinde Zekâî Mustafa Dede'nin,

Garîk-i bahr-i isyânem þefâat yâ Rasûlallah
Esîr-i nefs-i nâdânem þefâat yâ Rasûlallah

beytiyle baþlayan kýsa na'ti gibi manzumeler XVII. yüzyýldan itibaren sýkça görülür. Leyla Haným'ýn,

Alîl-i derd-i isyâne devâsýn yâ Rasûlallah
Bize sûy-ý cinâne reh-nümâsýn yâ Rasûlallah

dizeleriyle baþlayan na'ti, Þeyhülislam Arif Hikmet Bey'in,

Ser-i kûyunda kemter hâk-i râhým yâ Rasûlallah
Nesîb-i âsitânýndýr penâhým yâ Rasûlallah

ve Musahip Mustafa Paþa'nýn,

Hevâ-yý nefse câným mübtelâdýr yâ Rasûlallah
Ýþim hep çcümleten cürm ü hatâdýr yâ Rasûlallah

matlalý gazelleri bu tür na'tlarýn en ünlüleridir. Gazel tarzýnda olup hakkýnda menkýbevî rivayetler de bulunan bir þiir de Nabî'nin na'týdýr. Onun hac seyahatinde Medîne'ye varmak üzereyken söylediðine inanýlan ve þehre girdiði esnada Mescid-i Nebevî müezzinlerinin hep bir aðýzdan kerameten okuduklarý menkýbevî üslupla anlatýlan þiir þu beyitle baþlar:

Sakýn terk-i edebden kûy-ý mahbûb-ý Hudâdýr bu
Nazargâh-ý Ýlahî'dir makâm-ý Mustafâdýr bu



Bütün bunlarýn dýþýnda, Gül'den bir vesile ile bahsedecek olan þair için ilk baþvurulacak kaynaklar, mucizelerdir. Efendiler Efendisi'ni hastalýklarýn devasý, cennet yolunun klavuzu, Allah'ýn Habîbi olarak gören þair, O'ndaki beþeriyet kadar nebeviyeti de söz konusu etmekten hoþlanýr; yüceliðini dile getirmek için sýk sýk mucizelerden bahseder. Fenâyî'yi dinleyelim mesela:

Et kýyâs parmaklarýndan mu'cizâtýn gayrý bes
Çeþme akdý her birinden eyleyip þakku'l-kamer

Demek ister ki: "Sen O yüce peygamberin mucizelerindeki ihtiþama bak ki, yalnýzca parmaklarý bile her birinden çeþmeler akýttý, ve þehadet parmaðýyla ayý ikiye böldü." Hudeybiye'de Ashâb'ýn çok susadýðý bir anda Efendiler Efendisi son tastaki suya bir elini sokup diðer elinin beþ parmaðýndan beþ çeþme gibi su akýtmýþ ve ashab hem abdest alýp hem kana kana içmiþlerdir. Keza Mekke müþrikleri kendisinden mucize istedikleri vakit þehadet parmaðýyla iþaret edip ayý ikiye yarmýþtý, hani Ýslam tarihleri ve siyerlerin þakku'l-kamer diye zikrettikleri mucize. Þair Gül'ün yalnýzca parmaklarýndan sadýr olan mucizelerinin bu derece büyük olduðunu, diðerlerine sýra gelirse anlatmaya kelimelerin yetmeyeceðini ancak bu kadar güzel anlatabilir deðil mi?!...

Divan þairi Gül'den bahsedeceði zaman O'nu eþref-i mahlûkât, cihan baðýnýn nadide çiçeði, varlýðýn evveli ve âhiri, þefaatin kaynaðý, mahþer gününün efendisi, ahsen-i takvîm, güzel ahlakýn tamamlayýcýsý gibi sayýsýz vasýflarý bir anda sýralayýverir. Bütün amaç Gül'den þefaat istemektir ya hani, bunun için sýk sýk O'ndan bahseden âyetlere ve kudsî hadislere müracaat eder. Bu durumda ayetler genellikle þiirdeki vezin zaruretini de beraberinde getirir ve tamamý yerine bazý ibareler þeklinde zikredilir. "Ahsen-i takvîm, kaabe kavseyn ve ev ednâ, leamrük, lî-maallah, Kâf u Nûn, Tâhâ ve Yasîn, mâ zâða'l-basar, Sidre ve müntehâ, rahmeten li'l-âlemîn, tarfetü'l-ayn" gibi ibareler bunlardandýr. Þu beyit Nesîmî'ye aittir:

Vasfýný "Ve'n-Necmi" "Ve'þ-þemsi" "Tebârek" söyledi
Þânýna "Tâhâ" vü "Yâsîn" geldi Hak'tan beyyinât

Hz. peygamber'den bahseden hadisler de zaman zaman divan þairlerinin konularý arasýna girer. Bunlardan en ünlü olaný "levlâke levlâk" sýrrýný taþýyan hadis-i kudsîdir. Bunu "ene efsah" ve "medinetü'l-ilm" gibi ibarelerin geçtiði hadisler takip eder. Beyti Þeyhülislam Yahya'ya söyletelim:

Sana mahsûs lutfudur Hakk'ýn
Tâc-ý "Levlâk" u taht-ý "Ev ednâ"

Gül'ün þaný söz konusu olunca tasavvufî divan þairlerinin en ziyade andýklarý kelime "muhabbet"tir. O ünlü beyitte olduðu gibi:

Muhabbetten Muhammed oldu hâsýl
Muhammed'siz muhabbetten ne hâsýl

Ebced geleneði bile Gül hakkýnda abidevî bir beytin doðmasýna kapý aralamýþtýr:

Aman lafzý senin ism-i þerîfinle müsâvîdir
Anýnçün âþýkýn zikri "amân"dýr yâ Rusûlallah

"Amân" ile "Muhammed" isminin ebced karþýlýðý 92 eder. Buradan âþýkýn "amân!" diye her haykýrýþýnda aslýnda Hz. Peygamber'i anmak istediðinin söylenmesi ne kadar da þairane bir buluþtur. Hezâr gýbta!..


Burada divan þairinin iman cephesinden Ýslam'ýn varlýk sebebi olan Gül'e bakýþýndaki genel kabulleri vermeye çalýþtýk. Þimdi en baþa dönelim ve bir Gül olarak, Gülde bir remz olarak, teri Gül kokan, yüzünde Gül, aðzýnda gonca görülen Efendiler Efendisi'nden Güle yansýyan ilham dolu birkaç beyit ile sözü tamamlayalým. Böylece bütün Türk coðrafyasýný doldurarak bir aþka dönüþen Gül medeniyetinin aslýnda bir iman ve aþk medeniyeti olduðunu anlayalým.

Dicle'nin serin yamaçlarýnda gözyaþlarýný ikindi sularýna karýþtýrarak Kýble'ye yönlendiren baðrý yanýk þair hasretini anlatýyordu ve o Fuzulî idi:

Suya versin bâðbân Gülzârý zahmet çekmesin
Bir Gül açýlmaz yüzün teg verse bin Gülzâre su

Sultan, rüyalarýnýn sevgilisine Gül rölyefleriyle baþý üzre yer vermek için sorgucunu O'nun ayak izinden yaptýrýyor ve üzerine þu dizeleri nakþettiriyordu; o dahi Sultan Ahmed idi:

Nola tacým gibi baþýmda götürsem dâim
Kademi nakþýný ol hazret-i þâh-ý rüsülün
Gül-i Gülzâr-ý nübüvvet o kadem sahibidir
Ahmedâ durma yüzün sür kademine o Gülün

Ve sultanýn mürþidi -ki adýna Hüdâyî denir- her yüzde Gül'ün aþkýný okumaktaydý:

Gül aðlama Gül bize
Ele diken Gül bize
Gül olanýn yüzünde
Gül açýlýr Gül bize

Ve bugün biz, bir çaða geldik, Gül için feryâdlar çaðýna:

Güle gûþ ettiremez boþ yere bülbül inler
Varak-ý mihr ü vefâyý kim okur kim dinler

Þikayet deðildir kasdýmýz Gül'e, cür'etimiz içimizin yanýþýndan. Gülistanlarda savaþlar var bugün Gül'üm ve bülbüllerin kurþuna dizilip kefensiz gömülüyor artýk. Hiç bugünkü kadar yakýþmadý Kâbe'ne siyahlar ve biz seni hiç bugünkü kadar özlemedik. Varlýða bir Gül ise sebep, kokusundan ya renginden nasýl duralým ayrý.


Ebedî Gülþeninde tek ayak üzre duracak bir yer de vermez misin bize Gül'üm?!..


Gönderen: 10.10.2005 - 18:23
Bu Mesaji Bildir   nesligul üyenin diger mesajlarini ara nesligul üyenin Profiline bak nesligul üyeye özel mesaj gönder nesligul üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1502 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
Yalvac (61), kmurrad (59), endulus (57), ercan_sw (51), erhanseyfi (64), B e t u l (52), h.t (62), zisan_gul (41), hasretkafesi (53), ahmetkb (52), mustakar01 (62), tövbekargenç (44), mekoc66 (56), ahmet_k22 (39), Abdullah-10 (57), maruf-1 (59), GuelSevdasi81 (43), inci-2 (61), maxsibilyan (45), enesny (42), ramadan48 (42), fatmaavci (62), FIRTINA 50 (56), kaptan67 (61), menzil38 (57), Hacer -72 (52), Guel (39), A H M E T (45), msk02 (47), Mehmet_Ank (63), yusufgezer (41), Aydýn Vu.. (55), Sezer (), oguzlarx27 (55), M.Riza Sekerli (54), kamanliadem (59), eva_maria (36), musab b. ümeyr (42), nurfatih (46), AhmetBayrak (56), ali öz (48), köln42 (58), xAhmetx (49), sadullahyusuf (40), abdülhamit (231), tigrisriver (45), sürmeli (41), enesertugrul (52), medsav (67), Turan64 (61), GCc_EEi (42), ahmetsait (44), alidogan1 (64), ayhanisik42 (51), sedi güngörmü&t.. (59), baha1903 (40), bünyan (59), Orbay1 (56), kaymakli-50 (58), cagri67 (52), HAKAN ERGÜT (50), ravda dostu (40), fatiha42&07 (54), mavipýna.. (59), efrailakcay (51), Bekir 38 (39), selva sehito&et.. (40), Mursid (60), turkish wolf (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.30723 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.