0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » Ölmeden Ölenler (mutlaka okuyalım)

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
halk yolcusu su an offline halk yolcusu  
Ölmeden Ölenler (mutlaka okuyalım)
1504 Mesaj -
Önümüzde hiç unutmamamýz gereken, ama aksine, unutmak için ne lâzýmsa yaptýðýmýz büyük bir hakikat var: Ölüm.

Bu gafletimizin en büyük devasý: “Lezzetleri acýlaþtýran ölümü çok zikrediniz.” Hadis-i Þerifi...

Bu Hadis-i Þerif’de ölümü çokça hatýrlamamýz ve üzerinde önemle durmamýz tavsiye ediliyor. Bu tavsiyeye kulak týkamak akýl kârý deðil. Zira göz kapamak hiçbir hakikatý gizleyememiþtir. Ölüme sýrt çevirip yarýný düþünmekten kaçan insanlar, kabre geri geri gitmekten baþka birþey yapmýyorlar.

Akýllýlýk, ölümü unutmak deðil, dünya yolculuðunun kabre doðru olduðunun ve ölümle bittiðinin þuuru içinde, ölümü aþmanýn, onu geride býrakmanýn yollarýný aramaktýr.

Derdini unutan bir hasta kýsa bir süre rahat edebilir. Ama bu gaflet, hastalýðýn daha da ilerlemesine yol açar. Bu kýsa sefanýn cefasý çok uzun sürer..

Ýmtihanlarý unutmak, öðrenciye, geçici bir eðlence fýrsatý verebilir. Ama bu gafletin neticesi; sýkýntýlar, çileler ve ýstýraplar olur.

Sermayesini ölçüsüzce harcayan bir tüccar, bir süre aldatýcý bir sefa sürer. Ama bu sefanýn sonu iflâsa varýr..

Ölümü unutmaya çalýþanlarýn hâlini, þuna benzetiyorum:
Odanýzda otururken, yahut bir parkta dinlenirken, yalnýz kalmýþ bir böceðe gözünüz takýlýyor. Biraz vakit geçirmek niyetiyle eðiliyor ve elinizi ona doðru yaklaþtýrýyorsunuz. Böcek hemen gerisin geri dönüyor ve - kendisine göre- büyük bir süratle kaçmaya baþlýyor. Siz onun bu kaçýþýný zevkle seyrediyorsunuz.
Gidiyor ve meselâ yere atýlmýþ bir kibrit kutusunun arkasýna saklanýyor.
Baþýnýzý biraz uzatýyor, onu seyre koyuluyorsunuz. Heyecanla soluduðunu hisseder gibi oluyorsunuz.
Derken bir baþka böcek onun yanýna geliyor.
Sizden kaçan böceðin, diðerine: “Az önce büyük bir tehlike atlattým. Bir karartý çýktý karþýma. Hemen kaçtým. Çok þükür kurtuldum.” dediðini duyar gibi oluyorsunuz...

Bizim, ölüm meleði karþýsýndaki durumumuz da bundan pek farklý deðil.
Nereye gitsek, neyin arkasýna saklansak, hangi eðlenceye dalsak, onu unutmak için nelerle oyalansak netice hiç mi hiç deðiþmiyor. O bizi her an süzmede ve ruhumuzu kabzetmek için Rabbinden emir beklemede.

O halde ölümden kaçmak akýllýlýk deðil. Akýllýlýk ölümü sevmek ve ruhumuzu ölüm meleðine kirsiz, lekesiz teslim etmeye çalýþmak.

Ýleriyi düþünmemek, ölümü unutmak insana yakýþan bir hayat felsefesi olmasa gerek.. O, bu alanda, hayvanlarla yarýþamaz. Bu minderde sýrtý daima yere gelir. Öyle ise, kendisine baþka bir saha aramalý..

Ölümle ilgili bir baþka Hadis-i Þerif:
“Ýnsanlar uykudadýrlar, ölünce uyanýrlar.”

Ýnsan, kendisinin âciz ve zelil, dünyanýn aldatýcý ve fâni; âhiretin ise çok yakýn olduðunu, tam olarak, ancak ölünce anlar. Bu Hadis-i Þerif ile, ölmeden önce uyanmamýz, hayatýmýza çeki düzen vermemiz ihtar edilmekte...

Ve nihayet, ölümün hakikatýna ermemizi ders veren: “Ölmeden evvel ölünüz” Hadis-i Þerifi...

Hayatta iken ölmek... Bu ölüm seçkin insanlara mahsus. Bizlere düþen, elden geldiðince onlara benzemeye gayret etmek...

Bu emri dinleyen insan, vücudunu ve onu kuþatan kâinatý birer yardýmcý olarak görür.. Dünyayý misafirhane, bedeni emanet bilir. Ruhunu ve kalbini onlarda boðmaz. Bu hal ile hallenen insan, ölmeden evvel ölmüþ demektir.

Ýnsan ölümle birlikte hayatýnýn hesabýný da vermeye baþlar. Öyle ise; ömür muhasebesini dünyada yapan insan, ölmeden evvel ölmüþ demektir.

Dünya hayatýnýn bitimiyle yeni bir hayata geçilir. O halde, bu dünyada iken âhiretine hazýrlanan insan ölmeden evvel ölmüþ demektir.

Ölümle, insanýn elinden, diðer azalarý gibi, gözü ve dili de alýnýr. O artýk okuma, anlatma nimetlerinden mahrumdur. Bunu düþünerek, orada yarayacaklarý burada öðrenen ve orada konuþulacaklarý burada dinleyen insan, ölmeden evvel ölmüþ demektir.

Ölümle birlikte mahlûkatýn sevgisi de biter, korkusu da.. Ölü için, yaþayanlar tarafýndan övülmekle yerilmek eþit olduðu gibi, yazla kýþ arasýnda da fark yoktur. Ýnsanlarýn teveccühlerine ve yermelerine dünyada ehemmiyet vermeyen, “varlýða sevinmeyip, yokluða üzülmeyen” insan da ölmeden evvel ölmüþ demektir.

Ve en önemlisi; ölümle insan Hakk’a rücu eder, Rabbine döner. Ölmeden evvel ölenler, Hakk’a bu dünyada rücu ederler; hayatlarýný Ýlâhî emirler dairesinde geçirirler; Allah’ýn rahmetine dünyada iltica eder, gazabýndan da yine dünyada korkarlar. Ýþte bu bahtiyar insanlar âhirette de Hakk’a rücu ederler, ama bu rücu onlar için Allah’a vâsýl olma ve lütfuna erme þeklinde tezahür eder.

Ölümle, cüz’i iradenin hükmü son bulur. Öyle ise, ölmeden evvel ölenler, kendi þahsî isteklerini ve nefsî arzularýný hayatta iken bir tarafa atmayý baþarýp, Allah’ýn küllî iradesine tâbi olurlar. Nefis hesabýna bir þey talep etmezler. Bütün arzularý helâl dairesinde olur. Böylece cüz’i iradelerini bir bakýma terk eder ve ölmeden evvel ölmenin zevkine ererler.

Düþünüyorum da; dünya döndükçe insan halden hâle giriyor. Hücreleri, yaprak dökümü gibi, durmadan ölüyor. Ve çiçek açýmý gibi bir yandan da bedeninde yeni hücreler yaratýlýyor. Ve insan bütün bu olup bitenlere seyirci kalmaktan öte bir þey yapacak halde deðil.. Yarýný hakkýnda ne bir bilgisi var, ne de bir garantisi.. Madem ki bütün bunlarda cüz’i iradenin bir hükmü yok; onu, irademize hitap eden iþlerde de bir tarafa býrakmayý baþarabilsek, yâni Allah’ýn rýzasýna muhalif hiçbir þeyi irade etmesek, çok bahtiyar olacaðýz.

Ölmeden evvel ölmek; gerçekten, bu dünyada büyük bir lütuf, büyük bir saadet. Bilindiði gibi, insan, yerde iken gök gürültüsünden ürker, þimþekten korkar, yýldýrýmdan kaçar... Ama uçakla bulutlarý yarýp onlarýn üstüne çýktý mý, artýk güneþi bulmuþ ve önceki korkularýndan kurtulmuþtur. Ölmeden evvel ölmenin sýrrýna erenler de, ölümü hayatta iken geçmiþ, mahþere bu dünyada çýkmýþ, hesaplarýný burada vermiþ ve mutî bir kul olarak Hakk’a rücu etmiþlerdir. Artýk onlarý benlik duygusu boðamaz, çünkü ölünün benliði olmaz. Tabiat onlarý kendine celb edemez, zira ölünün tabiatla bir alýþ veriþi kalmamýþtýr...

Onlar, Peygamber Efendimiz’in (a.s.m.) bir emrine uyarak, dünyada “garip ve yolcu” gibi yaþamýþlardýr.

Dünyayý kalben terk etmiþ, fâniye heves ve iþtiha hususunda ölü gibi olmuþlardýr. Cüz’i iradelerini, Allah’ýn rýzasý istikametinde sarf etmiþ, kadere râzý olmuþlardýr. Dalgaya karþý yüzmemiþ, sahile yorulmadan varmýþlardýr.

Direnen Kemik Diþimi çektiriyordum. Doktor, diþimi çekmeye zorlanýrken, o da damaktan kopmamak için âdetâ direniyordu. Ben, morfinin verdiði rahatlýkla, acý çekmek yerine, bu ibretli manzarayý hayalen seyrediyordum. Bu hal bana ölümü hatýrlatmýþtý.

Þöyle düþünmüþtüm: Bu diþ, çekilmeden az önce damakla, aðýzla, beyinle, kýsacasý bütün bir bedenle alâkalý idi. Ama, çekilir çekilmez, bütün bu alâkalarý kaybetti. Artýk o, diþ deðil bir kemikti. Ölen insan da öyle deðil miydi? Ölmeden az önce onun bedeni, hava ile, gýda ile, yer küresinin dönüþü, güneþin doðuþu, baharýn geliþi gibi nice hâdiselerle alâkalý idi. Ama, ölüm hâdisesiyle, ruhu bedeninden çekilince, artýk onun için ne havanýn, ne suyun, ne baharýn, ne de gözün bir mânâsý kalmýþtý. Artýk, dünya dönmüþ veya dönmemiþ, güneþ doðmuþ veya batmýþ, hava ýsýnmýþ veya soðumuþ, bütün bunlar onu ilgilendirmiyordu.

Ýþte hepimiz bir gün ölümü tadacak, yâni ruhun bedenden sýyrýlýp çýkmasýna þahit olacaðýz. Artýk ne gözümüz görecek, ne kulaðýmýz iþitecek. Ne midemizde açlýk, ne alnýmýzda ter... Hepsi bitecek.

Ve bedenimiz gömülecek topraða...

Kurtlanan balýklarý bilirsiniz; onun bir benzeri de bizim bedenimizde gerçekleþecek. Daha düne kadar, yiyen beslenen beden, bu defa baþka mahlûklara gýda olacak.

Yýldýzlarý seyreden gözlerimiz, içlerine dolan karýncalarý bile göremeyecekler.

Eðlence âlemlerinin birini býrakýp diðerine koþan bacaklarýmýz, artýk böcekler âleminin istifadesi için cansýz olarak uzanmaktan baþka bir þey yapamayacak.

Bir tarihî eseri gezen turistler gibi, aðzýmýzdan, burnumuzdan, kulaklarýmýzdan içeri giren karýncalara, o tarihî eser sessizliði ile, bir þey diyemeyeceðiz.

Bir tarafta erkek, beride kadýn, ayrý ayrý böceklerin istifadelerine sunulmuþ olarak cansýz yatarlarken, onlarýn ruhlarý, yaptýklarý isyanlarýn ilk sorgusuna tâbi tutulacaklar; çekecekleri azaplarýn ilk numunelerini tadacaklar.

Bu da nasýl olur, demeyiniz. Bunun küçük bir misâlini rüyada yaþamýyor muyuz? Bedenimiz yatakta uzanýrken, ruhumuz hapishanede iþkenceye tâbi tutulmuyor mu? Kan ter içinde uyandýðýmýzda, kendimizi sapa saðlam yatakta bulunca nasýl seviniyoruz!...

Hayatýmýzý, bir mahþer yolcusu olarak, güzelce tanzim edebilsek, kabir bizim için “Cennet bahçelerinden bir bahçe” olacak ve biz bu bahçeye girdiðimizde dünya hayatýný geride býraktýðýmýz için sevineceðiz.
__________________
Gönderen: 02.06.2008 - 15:11
Bu Mesaji Bildir   halk yolcusu üyenin diger mesajlarini ara halk yolcusu üyenin Profiline bak halk yolcusu üyeye özel mesaj gönder halk yolcusu üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1788 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
selimabi (48), secdeet (52), SEVGI HERYERDE (52), merve11 (35), Hilal76 (48), ebuliz (52), mah_sa (46), ceylantepesi (56), MüslümaniM (35), muhammedgazi (37), Gurbetci kiz (35), Pucca (43), haticetorun (36), siper2004 (38), sofi315 (54), selahattincam (52), yadiguzel (54), ibg (48), bambam (44), RepLiK (39), lula (62), fatihmaster (36), turanmho (52), bilvanis1 (40), selahattincam20.. (52), Engin17 (37), latifterlemez (42), murat147 (41), serseri_mayin_2.. (39), ismail orman (46), TUTKU_DK (45), Mesutol (60), ay-han (44), selim18 (39)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.82791 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.