0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » AYETLER IŞIĞINDA ÇOK ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR İSTİFADE EDİNİZ KARDEŞLERİM ALLAH RAZI OLSUN

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
tarıkyılmaz72 su an offline tarıkyılmaz72  
Konu icon    AYETLER IŞIĞINDA ÇOK ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR İSTİFADE EDİNİZ KARDEŞLERİM ALLAH RAZI OLSUN
163 Mesaj -
CENNET VE CEHENNEM


10-1- KÝRAMEN KATÝBÝN MELEKLERÝ
VE MÝZAN
Allahû Zülcelâl Hazretleri buyuruyorki;

45/ CASÝYE-22: Ve halakallahüssemâvâti vel'arda bilhakký ve litüczâ küllü nefsin bimâ kesebet ve hüm lâ yuzlemûn.
Allah gökleri ve yeri hak ile yaratmýþtýr. Her nefse kazandýðýnýn karþýlýðý, mücazat ve mükâfat olarak verilir. Onlara zulüm yapýlmaz.

Rabbimizin bir ismi de El Hakk'týr. Hakký tecelli ettirendir. Hak daima tecellidedir. Bütün nefsler mutlaka yaptýklarýnýn hesabýný vererek, sonunda kazandýklarý ile ya cennet mükâfatýna veya cehennem mücazatýna sahip olacaklardýr.

21/ ENBÝYA-47: Ve neda'ulmevâziynelkýsta liveymilkýyâmeti felâ tuzlemü nefsün þey'â ve in kâne miskaâle habbetin min hardelin eteynâ biha, ve kefâ binâ hâsibiyn.
Kýyamet günü adâletli mizanlar (teraziler) kurarýz. Hiçbir kimseye hiçbir zulüm yapýlmaz. Hardal tanesi kadar bile olsa yapýlaný ortaya çýkarýrýz. Hesap görücü olarak biz kâfiyiz.

Kiþi zahiri âlem hayatýnda kazandýðý bütün amellerin hesabýný kýyamet gününde Mahkeme-i Kübra'da verecektir. Hakîmlerin hakimi olan Allah'ýn huzurunda hiç kimseye haksýzlýk yapýlmaz.

HADÝD-25; Lekad erselna rüsülena bilbeyyinati ve enzelna ma'ahümülkitâbe velmiyzâne liyekûmennasü bilkýst.
And olsun ki, mucizelerle (Âyetlerle) Resûllerimizi gönderdik ve onlarla beraber kitabý (Kur'ân'ý) ve mizaný indirdik ki, insanlararasýnda adaletle hüküm edilsin.

Kitap, her devirde Allah'ýn insanlara yol gösterici ve irþad edici olarak gönderdiði tüm emirleri içerir. Mizana gelince, her hayýr ve þerr, fiilin herhangi bir kiþi tarafýndan iþlenmesi halinde kazandýracaðý pozitif ve negatif dereceleri bildiren sistemin adýna Allahû Tealâ mizan diyor. Demek ki Rabbimiz her saniye ve daha küçük zaman parçalarý içinde yapmamýz gereken tüm amelleri âyetlerle Kitapta açýklamýþtýr. Bu amellerin karþýlýðý pozitif ve negatif puanlar olarak mizanda mevcuttur. O halde mizanda, kainatta oluþabilecek her amelin karþýlýðý olan pozitif ve negatif puanlarýn bütünü mevcuttur.

ÞURA-17: Allah-ülleziy enzelelkitâbe bilhakký vel miyzân ve mâ yüdriyke le'allessâ'ate kariyb.
Mizan ve hak olarak kitabý indiren Allah týr. Ne bilirsin ki belki kýyametin kopmasý yakýndýr.

Bu âyetlerden anlaþýldýðý gibi zahiri âlem hayatý yaþanýrken kazandýðýmýz fiillerin karþýlýðý hesap gününde bize mükafat veya mücazat olarak veriliyor. Gerçekten Rabbimiz sað ve sol omuzlarýmýzda her an amellerimizi ve düþüncelerimizi dahi kaydedecek vazifeli kiramen katibin melekleri tayin etmiþ yerleþtirmiþtir.

ÝNFÝTAR-10,11,12: Ve inne aleyküm lehâfiziyn kirâmen kâtibiyn ya'lemûne mâ tef'alûn.
Þüphesiz üzerinizde bütün ef'alinizi kaydeden kerîm kâtipler (yazýcýlar) vardýr.

Saðýmýzdaki melekler bizim sevaplarýmýzý kronolojik sýra halinde mizandaki karþýlýklarýyla birlikte kaydeder ve muhafaza ederler. Solumuzdaki melekler ise günahlarýmýzý mizandaki karþý gelen rakamlar (derecat) ile birlikte kaydeder ve muhafaza ederler. Eðer sevaplarýmýz fazla ise film saðda tamamlanacaktýr. Mizan da aðýr olacaktýr.

ARAF-8: Velveznü yevmeizinil hakk, femen sekulet mevaziynühü feülâike hümülmüflühûn.
Kýyamet günü mizanlarý aðýr gelenler kurtulmuþtur.

Eðer günahlarýmýz fazla ise film solda tamamlanacaktýr. Mizanýmýz da hafif olacaktýr.

ARAF-9: Ve men haffet mevaizinühu feulâikelleziyne hasirû enfüsehüm bimâ kânû biâyâtina yazlimûn.
Kimin de tartýlarý hafif gelirse iþte onlarda âyetlerimize zulüm etmeleri sebebi ile nefslerini ziyana ve hüsrana düsürenlerdir.

Allah'ýn âyet-i kerîmesinde zulmetmek, Allah'ýn emrettiði biçimde, âyeti kerîme ile amel etmemek onu yerine getirmemek demektir. Kýsaca âyetin hakkýný vermemek demektir. Eðer Allah'ýn tüm kutsal kitaplarýnda bize bildirdiði emir ve nehiyleri, kiþi dünya hayatý yaþanýrken hiç amel edip yaþamadýysa, elbette bunlarý yerine getirmemenin karþýlýðý olan negatif derecat mizanda kaydediliyor. Bu sebeple bunlarýn filmlerinde pozitif dereceler daha az olduðu için tartýlarý hafiftir.


10-2- EBRAR VE FÜCCUR (SAÝD-ÞAKÝ)
Rabbimiz Þems Sûresi'nin 7nci ve 8nci âyet-i kerîmesinde þöyle buyuruyor;

91/ ÞEMS-7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Yemin ederim ki o nefs sevva edildi (7 kademede).
91/ ÞEMS-8: Fe'elhemehâ fücûrehâ ve takvâhâ.
O'na (o nefse) (Allah'ýn) takvasý ve (þeytanýn) fücuru ilham edilir.

Takva, Rabbimizin mânevi kalbimize ulaþtýrdýðý emir ve nehiylerin bütününü içerir. Yani insanlarý Allah'ýn emirlerini yapmaya, yasak ettiklerini yapmamaya çaðýrýr.

3/ ÂL-Ý ÝMRAN- 104: Veltekün minküm ümmetün yed'ûne ilelhayri ve ye'mürûne bilma'rûfi ve yenhevne anil münker. Ve ülâike hümülmüflihûn.
Sizden (insanlarý) hayra çaðýran, ma'ruf (irfan) ile emreden, kötülüklerden alýkoyan (nefslerindeki kötü afetlerden kurtulmalarýna yardým eden) bir ümmet (mürþidler) oluþsun. Ýþte onlar, MÜFLÝHUN (felaha erenler) un ta kendileridir.

Allah'ýn Ýlhamý ya takvanýn gereði olarak amilûssalihat olarak veya nehyi anil münker olarak verilir. Allahû Tealâ'nýn (bir namaz vakti girdimi) Kur'ân-ý Kerîm'inde, Nisa Sûresi'nin 103.cü âyet-i kerîmesinde belirttiði "Namaz mü'minler üzerine, vakitleri belirli bir farz olmuþtur." emri gereðince içimizdeki Allah'ýn temsilcisi ruh derhal bizi namaza davet eder. Þeytan ise namaz vakti girdiði zaman o namazý kýlmamanýz için herþeyi yapar.

24/NUR-21: Yâ eyyühelleziyne âmenû lâ tettebi'û hutuvâtiþþeytân, ve men yettebi' hutuvâtiþþeytâni feinnehü ye'mürü bilfahþâi velmünker ve lev lâ fadlullahi aleyküm ve rahmetühü mâ zekâ minküm min ehadin ebeden ve lâkinnallahe yüzekkiy men yeþâ', vallahü semiy'un aliym.
Ey âmenû olanlar! Þeytanýn adýmlarýna tâbî olmayýn. Kim þeytanýn adýmlarýna tâbî olursa o muhakkakki (nefsi ve þeytan tarafýndan) fuhuþla ve münkerle emredilmiþtir. Eðer Allah'ýn fazlý ve rahmeti üzerinize olmazsa (nefsinizin kalbine giremezse) içinizden hiçbiriniz ebediyyen nefsinizi tezkiye edemezsiniz. Ve lâkin Allah (nurlarýný kalbine göndererek) dilediði kiþinin nefsini tezkiye eder. Ve Allah iþitir ve bilir.

Ýblise tâbî olanlarýn adý füccardýr. Füccur ehlinin hepsi cehenneme gideceklerdir. Allahû Tealâ Ýblisin ilhamlarýna tâbî olan veya Allah'ýn takva ilhamýna tâbî olan ebrar ve füccurun kader hücrelerini birbirinden ayýrmýþtýr.
Kader hücreleri, bu dünya hayatý yaþanýrken hayatýmýzda neleri yapmýþsak onlarýn eksiksiz ve mükemmel bir kopyasýdýr ki, Rabbimiz tarafýndan ezeli ilmiyle ya sicciyne (ki bunlar füccur ehlidir) veya illiyine (bunlar ebrar'dýr) yerleþtirmiþtir. Yani Rabbimiz ezeli ilmiyle kimin Ýblise tâbî olacaðýný ve kimin Allah'a tâbî olacaðýný biliyor. Ezeli ilminin bir sonucu olarak biz hayata gelmeden evvel levhi mahfuzun ilk âlemine, Ebrarýn hayat filmini, kader hücrelerine yerleþtirmiþtir.

83/MUTAFFIFIN-18: Kellâ inne kitâbel'ebrâri lefiy ýlliyyiyn.
Dikkat edin muhakkak ki Ebrar'ýn (Allah'a vasýl olanlarýn, hidayete erenlerin) kitaplarý illiyyindedir.

Füccurun kader hücresini ise esfeli safilinin ilk âlemi olan Sicciyne yerleþtirmiþtir.

83/ MUTAFFIFIN-7 : Kellâ inne kitâbelfüccâri lefiy sicciyn .
Hayýr, muhakkak ki füccarýn (þeytanýn fucüruna tâbî olan kâfirlerin) kitaplarý (hayat filmleri) sicciyndedir. (zemin kattan 7 kat aþaðýda olan zülmanî kader hücrelerindedir).

Füccurun kader hücreleri sicciyndedir. Öyleyse 7.ci kattaki kader hücreleri cennete gidecek olan ebrar'ýn, esfeli safiliynin ilk âlemi olan sicciyndekiler ise füccarýn, yani cehenneme gidecek olanlarýn kader hücreleridir. Ebrarýnkiler zeminden 7 kat yukarýda, füccurunkiler ise 7 kat aþaðýdadýr. Yani aralarýnda 14 kat vardýr.
Taha 123'de Yüce Rabbimiz hidâyetçiye tâbî olanlarýn delâletten kurtulacaklarýný ve þaki (cehenneme gidecek kiþi) olmayacaklarýný yani said (cennete gidecek kiþi) olacaklarýný bildirmektedir.

20/ TAHA-123: Kaâlehbitâ minhâ cemiy'an ba'duküm liba'dýn adüvv, feimmâ ye'tiyenneküm minniy hüden femennittebe'a hüdâye felâ yadýllu ve lâ yeþkaâ
Birbirinize düþman olarak oradan hepiniz aþaðý inin. Bizden size yaþadýðýnýz devrede hidayetimiz geldiði zaman, kim hidayetçimize tâbî olursa o dalâlette kalmaz ve þâkî de olmaz.


10-3- ASHAB-I MEÞ'EME (CEHENNEMLÝKLER)
Kur'an'da bahsedilen Ashab-ý Meþ'eme ebediyen cehennemde kalacak olanlardýr. El Vakýa Sûresi'nin 9.cu âyetinde Ashab-ý Meþ'emeden bahsediyor Rabbimiz.

VAKIA-9: Ve ashâbülme'emeti mâ aeshâbülmeþ'emeh.
Meþumiyet sahipleri, 0 meþ'umiyet sahipleridir.

Bunlar meþum olanlardýr. Kötülüðün sahipleridir. Kendilerini þeytana teslim etmiþ kiþilerdir. Nefsen þeytana kendilerini satmýþlardýr. Bunlar kâfirlerdir. Þeytana ulaþmýþ olanlardýr.

BELED- 19, 20: Velleziyne keferu biâyâtina hüm ashabulmeþ'emeti aleyhim narun mü'sadeh.
Âyetlerimi inkâr edenler, iþte onlar ashab-ý Meþ'emedir. Onlar her yönden ateþle kapatýlacaklar.

Bunlar kitaplarý sol taraftan kendilerine verilen ve ebedi cehennemde kalýcýdýrlar.

HAKKA-25, 26, 27, 28, 29, 3O, 31, 32, 33, 34: Ve emmâ men ûtiye kitâbehü bisimâlihi feyekuûlü yâ leyteniy lem üte kitâbîyeh ve lem edri mâ hisabiyeh yâ leytehâ kanetilkaâdiye mâ aðnâ anniy maliyeh heleke anniy sultâniyeh huzûhü fegullûhü sümmel cahýyme sallûhü sümme fîy silsiletin zer' uha seb-ûne zirâan feslukûh innehü kane lâ yü'minü' billahilâziym ve lâ yahuddu alâ ta'âmil miskiyn.
Fakat kitabý kendisine solundan verilen kimse kitabým keþke bana verilmeseydi, keþke hesabýmýn ne olduðunu bilmeseydim, bu iþ keþke hayatýma son verseydi, madem bana fayda vermedi, gücüm kalmadý. Vazifelilere þöyle buyrulur; O'nu alýn baðlayýn sonra cehenneme yaslayýn, sonra onu boyu 70 arþýn olan zincire vurun. Çünkü o AlIah'a inanmazdý. Yoksulun yiyeceði ile ilgilenmezdi.
ÝNÞÝRAH-10, 11, 12, 13, 14: Ve emmâ men ûtiye kitâbehü verâe zahrihi fesevfe yed'û sübûra ve yasla saýyra innehü kâne fiy ehlihi mesrûrâ innehü zanne en len yahûr.
Ama amel defteri kendisine arkasýndan verilen kimse mahvoldum diye baðýrir, ve çýlgýn alevli cehenneme girer. Çünkü. o Dünyada adamlarýnýn yanýnda kendi zevk içindeydi. Zira o dönmiyeceðini sanýyordu.
KARÝA-8, 9: Ve emmâ men haffet mevâziynühü feümmühü hâviye.
Tartýlan, mizanlarý hafif gelenler ise, onlarýn yeri bir çukurdur, cehennemdir.


10-4- ASHAB-I MEYMENE (CENNETLÝKLER)
El Vaký'a Sûresi'nde Allahû Tealâ cennete girecek iki gruptan bahsediyor. Bunlardan ilkine Ashab-ý Meymene (Yemin sahipleri) diyor. Yemin sahipleri Allah'ýn dostluðu payesine ermiþ olanlardýr. Bunlar velilerdir.
Zümer Sûresi'nin 17. âyet-i kerîmesinde Rabbimiz þöyle buyuruyor;

ZÜMER-17: Velleziy nectenebuttaðuûte en ya'büdûha ve enabü ilâllahi lehümül büþra febeþþir ibadiy.
Onlarki taguta tâbî olmaktan kaçýnýp Allah'a ulaþýrlar. Ýþte onlar için müjde vardýr. Kullarýmý mujdele.

Rabbimizin kulluðuna ulaþan bu kiþiler Allah'ýn velileridir. Yemin sahipleridir. Ýþte Yunus Sûresi'nin 62, 63 ve 64. âyet-i kerîmelerinde;

10/ YUNUS-62: Elâ inne evliyâallâhi lâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenûn.
O Allah'ýn evliyasý var ya onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.
10/ YUNUS-63: Elleziyne âmenû ve kânû yettekuûn.
Onlar âmenûdurlar ve takva sahibi olmuþlardýr.
10/ YUNUS-64: Lehümül büþra fiylhayâtiddünyâ fiylâhýreh.
Onlara cennette de, dünyada da müjdeler (mutluluklar) vardýr.

Allah'ýn yaratmasýnda bir deðiþiklik yok. Ýþte en büyük kurtuluþ. Bildiginiz gibi kýyamet gününde hesaba çekiliyoruz. Hesaba çekildiðimiz zaman sað ve sol omuzlarýmýzda Kiramen yazýcýlarýnýn çektiði filmlere göre ya mücazat veya mükâfatlandýrýlýyoruz. Eðer sevaplarýmýz fazla ise film saðda tamamlanacaktýr. Mizanýmýz da aðýr gelecektir. Ve kitabýmýzda bize sað taraftan verilecektir.
Ashab-ý Meymenenin diðer bir özelliði kýyamet gününde kitaplarýný sað taraftan almalarýdýr. Ashab-ý Meymene dediðimiz kiþiler cennete kabul edilen, nefslerini tezkiye etmiþ kiþiler. Bunlarýn kitaplarý sað taraftan kendilerine verilir.

HAKKA-19, 20, 21, 22, 23, 24: Feemma men utiye kitâbehü biyemiynihi feyekuûlu hâ ümukreü kitâbîyeh inni zanentü enniy mülakin hýsabiye fehüve fly iyþetin râdiyetin fiy cennetin aliyetin kutûfüha dâniye külû veþrebû heniy'en bimâ esleftüm fiyl'eyyâmil hâliye.
Kitabý saðýndan verilen, alýn kitabý mý okuyun doðrusu bir hesaplaþma ile karþýlaþacaðýmý umuyordum. Artýk o meyveleri sarkmýþ yüksek bir bahçede hoþ bir yaþayýþ içindedirler. Onlara böyle denir. Geçmiþ günlerde peþinen iþlediklerinize karþýlýk afiyetle yiyiniz, içiniz.
KARÝA-6,7: Fe emmâ men sekulet mevâzinühu fehüve fiy iyþetin radiye.
O gün mizanlarý aðýr gelenler hoþ bir yaþayýþ içinde olacaktýr.

Ýster Allah'a ulaþmalarý sebebiyle dünya hayatlarýnda aldýklarý müjdelerden, ister kitaplarýný sað taraftan teslim almalarý veya kýyamet gününde tartýlarýnýýn (mizan) aðýr gelmesinden ötürü bunlar cennet ehli oluyorlar. Zaten Vakýa Sûresinde bu beyan edilmiþti.
Rabbimiz Ashab-ý Yeminin vuslat ehli olduðunu Ýsra Sûresi'nin 71. âyeti kerîmesinde açýklýyor.

17/ ÝSRA-71: Yevme ned'û külle ünâsin bi'imâmihim, femen ûtiye kitâbehû biyemiynihî feulâike yakreûne kitâbehüm ve lâ yuzlamûne fetiylâ.
O gün herkesi imamlarýyla (mürþidleriyle) beraber çaðýracaðýz. Onlardan herbirinin kitabý sað eline verilirse onlar kitaplarýný (sevine sevine) okurlar. Kýl kadar haksýzlýða uðramazlar.


10-5- AMEL DEFTERÝ (HAYAT FÝLMÝ)
Amel defteri veya kitap hayatýmýzýn filmidir. Bu film 3 boyutlu bir hologram hüviyetindedir. Bu filmin bir perdeye veya ekrana ihtiyacý yoktur. Boþlukta 3 boyutlu olarak oynar 50-60 cm önümüzde hayat filmimizi baþtan sona seyrederiz. Bu film kiramen katibin melekleri tarafýndan çekilir ve muhafaza edilir. Her an ya derecat kaybederiz veya kazanýrýz. Hayýr derecat kazanmak, þer derecat kaybetmektir.
Aþaðýdaki âyet-i kerîmeler bu gerçekleri anlatmaktadýr.

ÝSRA-21: Unzur keyfe faddalnâ ba'dahüm alâ ba'din ve lel âhiretü ekberü derecatin ve ekberü teftilâ.
Baksana onlarý nasýl birbirinden üstün kildik. Ahirette daha büyük dereceler, daha büyük üstünlükler var.
EN'ÂM-1 32: Veliküllin derecatün mimma amilu ve mâ Rabbüke bigafilin ammâ ya'melun.
Herkesin yaptýklarý amele göre rütbeleri (dereceleri) var. Rabbin onlarýn yaptýklarýndan habersiz deðildir.
AHKAF- 19: Veliküllin derecâtün mimma amilû veliyüveffiyehüm a'malehüm ve hüm lâ yüzlemûn.
Herkesin iþledigi amele göre dereceleri vardýr. Bir de Allah amellerinin karþýlýðýný tamamý ile verecek onlar zulüm görmeyecekler.
Kýyamet günü amellerimizin karþýlðý mükafat ve mücâzat olarak ödenmek üzere bize bir mizan ve bir kitap verilir.
ÝSRA-13: Ve külle insânin elzemnahü tâirehü fiy unukýh ve nuhricü lehü yevmel kýyâmeti kitâben yelkahü menþûrâ.
Herkesin boynuna amelini doladýk, kýyamet günü ona amellerinin yazýldýðý kitabý çýkaracaðýz, onu neþredecegiz.
18/ KEHF-49: Ve vudý'alkitâbü feterelmücrimiyne müþfikýyne mimmâ fiyhi ve yekuûlûne yâ veyletenâ mâli hâzelkitâbi lâ yügaâdirü sagýyreten ve lâ kebiyreten illâ ahsâhâ, ve vecedû mâ amilû hâdýrâ, ve lâ yazlimü rabbüke ehadâ
Amel defterleri ortaya konulur. Günahkârlar, görür ki oradaki þeylerden (fiillerinden) korkarlar. "Eyvah bize, niye bu amel defteri küçük büyük hiçbir þeyi býrakmamýþ, hepsini saymýþ dökmüþ" derler. Yaptýklarý amelleri hep önlerinde hazýr bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.
KAMER-52, 53: Ve küllü þey'in fe'alûhü fiyzzübür ve küllü saðýyrin ve kebiyrin müstetar.
Onlarýn iþledikleri her þey amel defterinde kayýtlýdýr. Küçük büyük her þey yazýlýdýr.
NEBE-29: Ve küllle þey'in ahsaynahü kitâbâ.
Biz herþeyi birer hirer saydýk, kaydettik.


10-6- HESAP GÜNÜ
ÝSRA-14: Ýkra'kitabek kefa biriefsikel yevme aleyke hasiyba.
Ona bu kitabý oku. Bu gün hesap görrmeye kendin kâfi geleceksin denecek.

Sað ve sol tarafýmýzda vazifeli olan kiramen katibin meleklerinin çektiði filmlerin toplamý amel defterimizi oluþturuyor. Eðer film sað tarafýmýzda toplanmýþsa kitabýmýza sað taraftaki meleðin eliyle sahip oluruz. Dolayýsý ile Cennete gideriz. Eðer film solda tamamlanmýþsa kitab soldan verilecekse, o zaman derecatý nakýsa düþenlerden oluyor ve bu kiþi cehenneme gidiyor. Fakat hayat filmimiz önümüzde oynuyor. Herkesin filmi üç boyutlu olarak önlerinde oynuyor. Böylece kimsenin kimseden gizlisi kalmýyor.

69/ HAKKA-18: Yevmeizin tu'redûne lâ tahfâ minküm hâfiye.
O gün huzura çýkacaksýnýz. Sizin gizli hiçbir þeyiniz kalmayacak.
36/ YASÝN - 65: Elyevme nahtimü alâ efvâhihim ve tükellimünâ eydiyhim ve teþhedü ercülühüm bimâ kânû yeksibûn.
O gün onlarýn aðýzlarýný mühürleriz. Onlarýn kazanmýþ olduklarý dereceleri bize elleri söyler ve ayaklarý þahitlik eder.
FUSSÝLET-1 9, 20, 21, 22: Ve yevme yuhþerü a'daullâhi ilennâri fehüm yüzeün hatta izâ mâ câühâ þehide aleyhim sam'uhüm ve ebsârühüm ve cülûdühüm bimâ kânû ya'melûn ve kaâlû licülûdihim lime þehidtüm aleynâ kalû entekanallahülleziy entaka külle þey'in ve hüve halakaküm evvele merretin ve ileyhi türce'ûn ve mâ küntüm testetirûne en yeþhede aleyküm sem'uküm ve lâ ebsârüküm ve lâ cülûdüküm ve lakin zanentüm ennallahe lâ ya'lemü kesiyren mimmâ ta'melûn, ve zâliküm zannukümülleziy zanentüm birabbiküm ardâküm feasbahtüm minelhâsiriyn.
Allah'ýn düþmanlarý ateþe atýlmak üzere toplandýklarý gün, hep birden cehenneme sürüklenecekler. Nihayet oraya varýnca kulaklarý, gözleri, derileri iþledikleri þeye aleyhlerine þahadet edecekler. Onlar, derilerine "niye aleyhime þahadet ettiniz?" diyecekler, bunlarda þöyle diyecekler "Herþeyi söyleten Allah bizide söyletti. Sizi ilk defa O yarattý. Siz O'na döndürüleceksiniz. Demek ki siz kulaklarýnýzýn, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinizde þehadet edeceklerinden sakýnmýyordunuz. Allah iþlediklerinizin çoðunu bilmeyecek zannediyordunuz. Ýþte Rabbiniz hakkýndaki bu zannýnýz sizi bitirdi. Siz ziyankâr oldunuz" denecek.
ÝSRA-36: Ve lâ takfü mâ leyse leke bihi ilm, innessam-a velbasara velfuade külli ulâike kâne anhü mes'ûlâ .
Bilmediðin bir þeyin arkasýna düþme. Çünkü kulak, göz, kalp hepsi mesul olacaklar.
NUR-24, 25: Yevme teþhedü aleyhim elsinetühüm ve eydihim ve ercülühüm bimâ kânû ya'melûn yevmeizin yüveffiyhimullahü dîne hümül hakka ve ya'lemune ennallahe hüvel hakkul mubiyn.
Kýyamet günü dilleri, elleri, ayaklarý iþledikleri þeylere þehadet edecektir. O gün Allah onlara müstehak olan cezalarý tamamý ile verecektir. Onlarda Allah'ýn apaçýk bir HAK olduðunu anlayacaklar.



10-7- CENNET
MÜMÝN-17: El yevme tüczâ külli nefsin bimâ kesebet lâ zulmelyevm innallahe seriul hisab.
Bu gün herkes kazancýna göre mukafat ve mücazata düþar olur. Onlara zulm yapýlmaz. Allah çabuk hesap görendir.

Kýyamet gününde yaptýklarýmýzdan hesaba çekiliyoruz. Bu hesabýn neticesinde ya mükâfata veya mücazata düçar oluyoruz. Mukafata nail olanlar; nefs, fizik vücut olarak ebedi cennet hayatýný kazanýyorlar. Çünkü Rabbimiz Hud Sûresi'nin 108. âyet-i kerîmesinde þöyle buyuruyor;

HUD-108 : Ve emmelleziyne su'idû fe fîl cenneti hâlidîne fihâ mâ dâmetissemâvâtü vel'ardý illâ mâ þâe Rabbük, atâen gayre meczûz.
Bahtiyar olanlara (saidlere) gelince cennetliktirler. Ahiretin gökleri, yeri durdukça onlar cennette ebedi olarak kalýcýdýrlar. Ancak Rabbini dilediði müddet müstesna. Bu bitmez tükenmez bir lütuftur.

Ne varki bizim insan aklýmýzýn algýlayabileceði bir sonsuz sonsuzluðun, bir rakamlar dizisinin gene ötesinde bir zaman periyodu ile karþý karþýyayýz.


28/ KASAS-88: Ve lâ ted'u ma'allahi ilâhen âhar, lâ ilâhe illâ hû, küllü þey'in hâlikün illâ vecheh, lehülhükmü ve ileyhi türce'ûn.
Ve Allah ile beraber baþka ilâha tapma, Allah'tan baþka ilâh yoktur. Allah'ýn vechinden baþka herþey helâk olur. Hüküm O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.


Anlaþýlmaktadýr ki bir gün cennet de cehennem de son bulacaktýr. Ýþte oyun, eðlence, süslenme, övünme, mal ve evlat sahibi olmak gibi aldatýcý ve geçici þeylerden ibaret olan dünya hayatýný ahirete tercih edenler, o sonsuz güzel cennet hayatýndan mahrum olurlar.




10-7-1- KÝMLER CENNETE GÝRER

10-7-1-1- ALLAH'A ULAÞMAYI DÝLEYENLER
Allah'a ulaþmayý dileyenler âmenû olanlardýr. Kim âmenû olursa mutlaka cenete girer.

29/ ANKEBUT-5 : Men kâne yercû likâallahi feinne ecelallahi leât ve hüvessemiy'ul'aliym.
Kim Allah'a mülâki olmayý, (ruhunu ölmeden evvel Allah'a ulaþtýrmayý) dilerse Allah'ýn tayin ettiði o gün mutlaka gelecektir. Allah iþitir ve bilir.
29/ ANKEBUT-6 : Ve men câhede feinnemâ yücâhidü linefsih innallahe leganiyyün anil'âlemiyn.
Kim cihat ederse mutlaka nefsiyle (nefsi için) cihat etsin. Muhakkak ki Allah âlemler üzerine ganidir (âlemlerden müstaðnidir, münezzehtir).
11/ HUD-29: Ve yâ kavmi lâ es'elüküm aleyhi mâlâ, in ecriy illâ alallah, ve mâ ene bitâridilleziyne âmenu, innehüm mülâkuû rabbihim, ve lâkinniy erâküm kavmen techelûn.
Ey kavmim! Ben sizden bir mal istemiyorum. Benim ücretim ancak, sadece Allah'a aittir. Ben âmenû olanlarý (yanýmdan) kovamam. Çünkü onlar (ýn hepsi) muhakkak ölmeden evvel (ruhlarýný Allah'a ulaþtýracaklardýr). Allah'a mülâki olacaklardýr.


10-7-1-2- DAVETE ÝCABET EDENLER
Gerçekten bu davetin neticesinde kiþi nefsen irþad olur. Bu sebeple Allah bütün insanlarý irþada çaðýrmaktadýr. Çünkü en fazla sevdiði mahluk olan insanýn dünya ve ahirette mutlu olmasýný yani saadet içinde yaþamasýný istiyor. Kiþi cahil olan nefsinin zülmünden irþadla kurtulmadýðý takdirde ne bu dünya hayatýnda saadet ve mutluluðu tadabilir ne de ahiret hayatýnda saadet ve mutluluðu tadabilir.

42/ ÞURA- 47: Isteciybû lirabbiküm min kabli en ye'tiye yevmün lâ meredde lehü minallâh, mâ leküm min melcein yevme izin ve mâ leküm min nekiyr.
Allah tarafýndan geri çevrilmesine çare olmayan (ölüm) günü gelmeden evvel Rabbinizin davetine icabet edin. Ecel günü (geldiði zaman) sizin için baþka (kaçýp sýðýnacaðýnýz) bir sýðýnak yoktur ve onu inkâr da edemezsiniz.

Rabbimizin davetine icabet etmek için Allah tarafýndan bizim için tayin edilen mürþide ulaþmak þarttýr. Mürþidin tayini ise Allah'a aittir. Rabbimizden mürþid talebinde bulunan herkese mürþid tayin edeceðine dair Allah'ýn garantisi vardýr. Ancak Allah'tan baþkasýna talepte bulunan, yani þirkin içinde olan herkesin amacýna ulaþamayacaðýný Rabbimiz açýklýyor.

13/ RAD-14: Lehü da'vetülhakk , velleziyne yed'ûne min dûnihî lâ yestecibûne lehüm biþey'in illâ kebâsitý keffeyhi ilelmâi liyeblüga fâhü ve mâ hüve bibâligýh , ve mâ du'âülkâfiriyne illâ fiy dalâl.
Onlar için Allah'ýn daveti haktýr. Onlar ki Allah'tan baþkasýna çaðýrýrlar, hiçbir þeyle onlara icabet edilmez. Bunlarýn durumlarý suyun aðzýna gelmesi için avuçlarýný açmýþ bekleyen kiþi gibidir. Oysa ona kavuþmazlar. Kâfirlerin duasýna icabet edilmez, onlar dalâlettedir.
ARAF-194: Ýnnelleziyne ted'une min dunillahi ibadün emsalüküm fed-uhüm felyesteciybu leküm in küntüm sadýkýyn.
Allah'tan baþkasýný davet ettikleriniz sizin gibi kullardýr. Eðer onlarýn mabut olmalarý hususunda sadýksanýz, haydi onlarý davet edin size icabet etsinler.
FATIR-14: Ýn ted'ûhüm lâ yesmeu duaeküm ve lev semi'û mastecâbû leküm ve yevmelkýyâmeti yekfürûne bi þirkiküm ve lâ yunebbiüke mislü habiyr.
Onlarý çaðýracak olsanýz caðýrmanýzý iþitmezler. Ýþitseler size cevap veremezler, Kýyamet günü sizin þerik koþmanýzý tanýmazlar. Hiç kimse size HABÝR olanýn haber verdiði gibi haber veremez.
40/ MÜ'MÝN-60: Ve kaâle rabbükümüd'ûniy estecib leküm, innelleziyne yestekbirûne an ýbâdetiy seyedhulûne cehenneme dâhýriyn.
Rabbimiz der ki; "Bana dua edin ki, size icabet edeyim. Muhakkak ki bana kullluk etmek hususunda kibirlenenler alçalmýþ olarak cehenneme girerler."
42/ ÞURA-26: Ve yesteciybülleziyne âmenû ve amilûssâlihâti ve yeziydühüm min fadlih, velkâfirûne lehüm azâbün þediyd.
Allah âmenû olarak nefs tezkiyesi yapanlarýn dualarýný kabul eder. Fazlýndan onlara fazladan da verir. Kâfirlere gelince onlara þiddetli bir azap var.
ÞURA-38: Vellezinestecabü lirabbihim ve ekâmüssalat, ve emruhüm þüra beynehüm, ve mimma razeknahüm yünfikûn.
Rabb'lerinin davetine icabet edip namaz kýlanlar iþlerini birbirine danýþarak görenler.

Bu danýþman Rabbimizin bizim için tayin ettigi mürþiddir. Görülüyor ki, baþlangýçta Rabbimizin davetine icabet þart. Fakat bunun gerçekleþmesi bir mürþidle olur. Mürþide ulaþmak ise ancak Allah'a talepte bulunmakla mümkündür.

10-7-1-3- NEFSÝ ISLAH EDÝCÝ AMEL ÝÞLEYENLER
Gerçekten Kur'ân-ý Kerîm de imân sahibi olup salih amel iþleyenlerin Allah'ýn cennet müjdesine sahip olacaðýný Bakara Sûresi'nin 25. âyet-i kerîmesinde beyan buyuruyor.

BAKARA-25 : Ve beþþirillezine âmenü ve amilussalihati ennelehüm cennatin tecri min tahtihel-enhar.
Ýman sahibi olup salih amel iþleyenleri altýndan ýrmaklar akan Cennetler ile müjdele.

Bu kiþiler, ancak mürþitlerinin önünde tövbe ettikten sonra kalplerindeki mühür açýlýp, kalbin içindeki mühür yazýsýnýn alýnarak, imânýn yazýlmasý halinde nefsi ýslah edici amel iþlemeye baþlayabilirler.

25/ FURKAN-70: Ýllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan feülâike yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât, ve kânallahü gafûren rahýymâ.
Ama (mürþidin önünde) tövbe eden ve (mürþidin önünde tövbe etmek suretiyle kalbine îmân yazýldýðý için) mü'min olan ve (ayný sebeple) nefsi ýslâh edici ameller iþleyen kiþinin Allah günahlarýný sevaba çevirir. Ve Allah günahlarý sevaba çeviren ve rahmet gönderendir.


10-7-1-4- TAKVA SAHÝPLERÝ
Takva deyince birçok din âlimi takvanýn manâsýndan hareket ederek bir yere varýrlar. Takva, korkmak, sakýnmak anlamýna gelmektedir. Bütün Kur'an âyetlerinde geçen takva sözü yukarýdaki sözlük anlamý verilerek açýklanmýþtýr.
"Takva sahibi olun!" yerine "Allah'tan korkun!" demiþlerdir. Eðer lugat manâsýndan hareket edilecek olunursa doðru bir yaklaþým. Kur'an-ý Kerim'de takva basamaklarý vardýr:
1. Baþlangýç Takvasý
2. Ön Takva
3. Birinci Takva
4. Ýkinci Takva (Ekber Takva)
5. Üçüncü Takva (Azim Takva)
Geniþ spektrum içerisinde muhtevaya baktýðýmýz zaman takvanýn Ýslam olmak açýsýndan eþ deðer bir kavram olduðunu görürüz.
Birinci Takva, Allah'a teslimi gerektiren genel bir kavramdýr. Teslimler takvanýn temelini oluþturur. Birinci teslim, birinci takvaya ulaþýldýðýný gösterir. Ruhun Allah'a teslimidir. Dünya saadetinin %50'sini saðlar.
Ekber Takva, ikinci teslimi gerektirir. Ýnsan fizik vücudunu teslim ettiði zaman Ekber Takva'ya ulaþýr. Dünya saadetinin % 90'ýný kazanmýþtýr.
Azim takva 3. teslimi gerektirir. Nefsin teslimidir. Dünya ve ahiret saadetini saðlar.


10-7-1-4-1- BAÞLANGIÇ TAKVASI
28 basamaklý bir spektrumda baþlangýç takvasý 3. basamaktadýr. Ýnsan Allah'a ulaþmayý, O'na teslim olmayý dilediði zaman 3. basamaða ulaþmýþtýr. Bu basamakta baþlayan takva Takvayý Ýptidaiye , Baþlangýç Takvasýdýr.

5/ MAÝDE-35: Yâ eyyühelleziyne âmenûttekullahe vebteguû ileyhilvesiylete ve câhidû fiy sebiylihi le'alleküm tüflihûn
Ey (Allaha ulaþmayý dileyen îmân sahipleri) âmenû olanlar Allah'a karþý takva sahibi olun, O'na, Allah'a ulaþtýrmaya vesile olaný (vesile olan kiþiyi Allah'tan) isteyin. Ve Allah'ýn yolunda cihad edin ve böylece felâha erin.


10-7-1-4-2- ÖN TAKVA
8. basamakta ön takvaya ulaþýlir. Kiþi bu seviyede maðfiret ehli olmuþtur.

74/ MÜDESSÝR-54: Kellâ innehü tezkireh.
Evet o (Kur'ân) þüphesiz bir öðüttür.
74/ MÜDESSÝR-55: Femen þâe zekereh.
Kim dilerse öðüt alýr.
74/ MÜDESSÝR-56: Ve mâ yezkürûne illâ en yeþâallah, hüve ehlüttakvâ ve ehlülmaðfireh.
Sadece Allah'ýn dilediði kimse öðüt alýr. Ýþte o takva ehlidir. Ve maðfiret ehlidir (onun günahlarý sevaba çevrilmiþtir).

Ön takvanýn sahibi olan, mürþidine ulaþýp tövbe eden ve maðfiret sahibi olan kiþidir.

25/ FURKAN-70: Ýllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan feülâike yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât, ve kânallahü gafûren rahýymâ.
Ama (mürþidin önünde) tövbe eden ve (mürþidin önünde tövbe etmek suretiyle kalbine îmân yazýldýðý için) mü'min olan ve (ayný sebeple) nefsi ýslâh edici ameller iþleyen kiþinin Allah günahlarýný sevaba çevirir. Ve Allah günahlarý sevaba çeviren ve rahmet gönderendir.

10-7-1-4-3- BÝRÝNCÝ TAKVA
Ayný zamanda ýslah-ý nefse baþlamýþtýr. Bundan sonraki 7 kademede nefsini ýslah eder.

91/ ÞEMS-9: Kad efleha men zekkâhâ.
Andolsun ki nefsini tezkiye eden felâha erer (cennete girer).

Nefsini ýslah ettiði zaman ruhunu da Allah'a ulaþtýrmýþtýr.

89/ FECR-27: Yâ eyyetühennefsülmutmainne.
Ey mutmain olan nefs!
89/ FECR-28: Ýrci'ýy ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh.
Allah'tan razý ol ve Allah'ýn rýzasýný kazan. (Ey ruh) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaþ,

Ve Yunus suresi 62 ve 63. ayetlerdeki ilk takvaya ulaþmýþtýr.

10/ YUNUS-62: Elâ inne evliyâallâhi lâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenûn.
O Allah'ýn evliyasý var ya onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.
10/ YUNUS-63: Elleziyne âmenû ve kânû yettekuûn.
Onlar âmenûdurlar ve takva sahibi olmuþlardýr.

Al-i Ýmran 102'deki gibi hakkýyla takvaya ulaþýlmýþtýr. Nefs tezkiyesi yapýlmýþ, zikir arttýrýlmýþtýr. Ölmeden evvel ruh Allah'a teslim olmuþtur.

3/ ÂL-Ý ÝMRAN- 102: Yâ eyyühellezine âmenüttekullahe hakka tükâtihi ve lâ temütünne illâ ve entüm müslimûn.
Ey îmân edenler! Hakkýyla takva sahibi olanlar (nasýl bir takvanýn sahibi ise ayný onlar) gibi Allah'a karþý takva sahibi olun ve ölmeden (önce) Allah'a teslim olun.

Kiþi üç yeminini birden yerine getirerek takvaya ulaþmýþtýr.
1. Ruhunu Allah'a ulaþtýrarak,
2. Nefsini tezkiye ederek,
3. Fizik vücudunu Allah'a kul ederek.

5/ MAÝDE-7: Vezkürû ni'metallahi aleyküm ve miysâkahülleziy ve esekaküm bihî iz kültüm semi'nâ ve eta'nâ vettekullah, innallahe aliymün bizâtissudûr
Allah'ýn üzerinizdeki nimetini zikredin ki ve O'na verdiðiniz misakinizi zikredin ki O, misakinizle sizleri baðlamýþtý (yeminlerinizi üzerinize farz kýlmýþtý) o zaman (elestü bi rabbiküm günü) iþittik ve itaat ettik demiþtiniz. Ve Allah'a takva sahibi olun, muhakkak ki Allah sinelerdekini bilir.
89/ FECR-27: Yâ eyyetühennefsülmutmainne.
Ey mutmain olan nefs!
89/ FECR-28: Ýrci'ýy ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh.
Allah'tan razý ol ve Allah'ýn rýzasýný kazan. (Ey ruh) Allah'a (Rabbine) geri dönerek ulaþ,
89/ FECR-29 : Fedhuliy fiy ibâdiy
(Ey fizik vücut!) o zaman, (nefsini tezkiye ettiðin ve ruhunu Allah'a ulaþtýrdýðýn zaman), (bana kul olursun) kullarýmýn arasýna gir.
89/ FECR-30 : Vedhuliy cennetiy.
Ve cennetime gir


10-7-1-4-4- EKBER TAKVA
Daha sonra 25. basamakta fizik vücut Allah'a teslim olur.

4/ NÝSA-125 : Ve men ahsenü diynen mimmen esleme vechehü lillâhi ve hüve muhsinün vettebe'a millete ibrâhiyme haniyfâ, vettehazallahü ibrâhime haliylâ.
O kiþiden vechi, (fizik vücudu) dinde daha ahsen kim vardýr? O kiþi ki vechini (fizik vücudunu) Allah'a teslim etmiþ ve muhsinlerden olmuþtur. Ve hanif olarak Hz. Ýbrâhîm'in dînine tâbî olmuþtur. Ve Allah Hz. Ýbrâhîm'i dost ittihaz etmiþtir.
3/ ÂL-Ý ÝMRAN-134: Ellezine yünfikûne fisserrâi veddarrâi velkâzýminel gayza vel'âfîne aninnâs. Vallâhü yuhibbül muhsinîn.
O (takva sahipleri) ki bollukta da, darlýkta da (Allah için) infâk ederler (ihtiyaç sahiplerine verirler). Öfkelerini yutarlar ve insanlarý affederler, Allah muhsinleri sever.
3/ ÂL-Ý ÝMRAN- 135: Vellezine izâ fe'alû fâhiþeten ev zalemü enfüsehüm zekerullâhe festaðferû lizünûbihim, ve men yaðfiruz zunûbe illallahü ve lem yüsýrrû alâ mâ fe'alû ve hüm ya'lemûn.
O (takva sahipleri) ki, bir kötülük yaptýklarý veya nefslerine zulmettikleri zaman, Allah'ý zikrederek hemen günahlarý için istiðfar ederler. Allah'tan baþka günahlarý kim baðýþlayabilir. Ve onlar, yaptýklarý þeylerin (hatalarýn) üzerinde bile bile ýsrar etmezler.

10-7-1-4-4- AZÝM TAKVA
Al-i Ýmran 135'de üçüncü ekber takvaya ulaþýlmýþtýr. Ve nefsin teslimi 3. takvaya, Azim takvaya ulaþtýrýr.

7/ ARAF -35 : Yâ beniy âdeme immâ ye'tiyenneküm rüsülün minküm yekussûne aleyküm âyâtiy femenittekaâ ve esleha felâ havfün aleyhim ve lâ hüm yehzenûn.
Ey Âdemoðullarý! Sizin içinizden size âyetlerimi kýssa (açýklayan, beyan) eden Resûller gelince her kim ki takva sahibi olup nefsini ýslah ederse onlar için korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.
3/ ÂL-Ý ÝMRAN-179: Mâ kânallâhü liyezeralmü'mînine alâ mâ entüm aleyhi hattâ yemîzel habîse minettayyib. Ve mâ kânallahü li yutlý'aküm alel gaybi ve lâkinnallahe yectebî min rusûlihî men yeþâü feâminü billâhi ve rusûlih, ve in tü'minû ve tettekû feleküm ecrun azîm.
Allah mü'minleri, pisi, temizden ayýrýncaya kadar, þu üzerinde bulunduklarý hâl üzere býrakacak deðildir. Allah sizi gayp üzerine (gaypten) haberdar edecek de deðildir. Fakat Allah, Resûllerinden dilediði kimseyi seçer, (gaybý ona, o Resûl'üne bildirir). O halde, Allah'a ve O'nun Resûllerine îmân edin. Ve eðer îmân eder ve takva sahibi olursanýz o zaman sizin için ECR'ÜL AZÎM (büyük mükâfat) var.
2/ BAKARA-177 : Leyselbirra en tüvellü vücüheküm kýbelelmeþrýký velmaðrýbi ve lâkinnelbirra men âmene billâhi velyevmil'âhýrý velmelâiketi velkitâbi vennebiyyine , ve âtelmâle alâ hubbihi zevilkurbâ velyetâmâ velmesâkine vebnessebili vessâiline ve firrýkâbi, ve ekâmessalâte ve âtezzekâte, velmüfüne biahdihim izâ âhedü, vessâbirine filbe'sâi veddarrâi ve hýnelbe'si. Ülâikellezine sadaku. Ve ülâike hümülmüttekun.
Yüzlerinizi doðu ve batý tarafýna çevirmeniz (hakiki îmâný yansýtan) BÝRR (ebrar kýlacak davranýþ biçimi) deðildir. Lâkin asýl birr, kiþinin, Allah'a, yevm'il ahire, (Allah'a ulaþýlan sonraki güne, hidayet gününe, vuslat gününe) meleklere, Kitab'a, peygamberlere îmân etmesi ve O'nun sevgisine dayalý olarak, akrabalarýna (yakýnlýk sahiplerine) yetimlere, miskinlere (çalýþamaz durumda olan ihtiyarlara) yolda kalmýþ yolculara, dilencilere, köle ve esirlere (kurtulmalarý için) mal vermesi (harcamasý) namazý kýlmasý, zekâtý vermesi, ahd verdiði (Allah'a ve insanlara) zaman ahdini yerine getirmesi, zorlukta ve darlýkta ve sýkýntý halinde sabredenlerden olmasýdýr. Ýþte onlar o kiþiler sadýklardýr. Ýþte, takva sahibi onlardýr.
2/ BAKARA-179: Ve leküm filkýsâsý hayâtün yâ ulûlelbâbi le'alleküm tettekune.
Ey ulûl'elbâb! Kýsasta sizin için hayat vardýr. Böylece (umulur ki ) siz takva sahibi olursunuz.


10-7-1-5- YEMÝN SAHÝPLERÝ
El Vaký-a Sûresi'nde Allahû Teala cennete girecek iki gruptan bahsediyor. Bunlarýn ilkine Ashab-ý meymene (Yemin sahipleri) ikincisine ise Sabikûn diyor. Yemin sahipleri üç yeminlerini yerine getirenlerdir. Ruhlarýný Allah'a ulaþtýran, nefslerini tezkiye eden ve Allah'a kul olan kiþi yemin sahibidir. Birincil þartlarý yerine getirmiþtir.
Yemin sahiplerinin, yükseltilmiþ döþekleri üstünde meyve aðaçlarýnýn altýnda dinleneceðini söylüyor.
Sabikûnlar ise hayýrlarda yarýþanlardýr. Daimi zikir makamýna ulaþmýþlardýr. Yükseltilmiþ altýn tahtlar (Gaþiye-13'de "Fiha sürurun merfüah. Orada yüksek tahtlar var.") mücevherlerle süslü tahtlar veriliyor ve ötekilere de yükseltilmiþ döþekler veriliyor. Vakýa-34'de "Ve füruþürin merfüah. Yükseltilmiþ döþeklerdir."
Cennete girebilmenin asgari þartý âmenû (Allah'a ulaþmayý dilemektir.) olmaktýr. Sebe Sûresi'nin 20. âyeti kerîmesinin gerçek anlamý burada ortaya çýkýyor.



10-7-1-6- MÜMÝNLER
10-7-1-6-1-MÜ'MÝN OLMAK
34/ SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim ibliysü zannehü fettebe'ûhü illâ feriykan minelmü'miniyn.
Þeytan insanlar üzerindeki vaadini yerine getirdi. Mü'minlerden ibaret bir tek fýrka hariç hepsi iblise tâbî oldular.

Mü'min olmak ise ancak mürþide ulaþýp kalbine imân yazýlmasi ile mümkündür. Ýnsanlarýn hepsi kurtulduðunu zannediyor. Dünyadaki bütün Ýslâm kuruluþlarýnýn hepsi durmadan bizi islâmýn beþ þartýna uymaya çaðýrýyor. Bu beþ þartý tamamlamýþsanýz kurtuldunuz diyorlar. Allahû Tealâ ise bunun çok ötesini istiyor. Sadece fizik vücudun beþ þartý yerine getirmesini deðil, ruhun, vechin ve nefsin de Allah'ýn emirlerini yerine getirmelerini ve teslim olmalarýný istiyor. Ve Allahû Tealâ Kur'ân-ý Kerîminde, Kur'ân-ý Kerîm'in dýþýndaki bir takým kitaplarý kaynak (Emaniye) göstermek sureti ile onlara ittiba edenlerin ne kadar yanlýþ bir yolda olduklarýný bize vurguluyor.
Sýrat-ý Müstakiym üzerinde bulunanlar mü'mindir.
Bu tek fýrka Sýrat-ý Müstakiym üzerinde bulunanlardýr.

34/ SEBE-20: Ve lekad saddaka aleyhim ibliysü zannehü fettebe'ûhü illâ feriykan minelmü'miniyn.
Þeytan insanlar üzerindeki vaadini yerine getirdi. Mü'minlerden ibaret bir tek fýrka hariç hepsi iblise tâbî oldular.
6/ EN'AM-153 : Ve enne hâzâ sýrâtýymüstekýymen fettebiûh, ve lâ tettebi'ûssübüle feteferreka biküm an sebiylih, zâliküm vassâküm bihî le'alleküm tettekuûn.
Ýþte bu muhakkak ki Sýrat-ý Müstakiym'dir, ona (Sýrat-ý Müstakiym'e) tâbî olun, ve diðer yollara tâbî olmayýn ki (bütün o yollar) sizi Allah'ýn yolundan ayýrýrlar (saptýrýrlar). Ýþte bu Allah'ýn sizi baðladýðý þeydir umulur ki takva sahibi olursunuz.

Görülüyor ki mü'min olmak Sýrat-ý Müstakiym üzerinde olmayý gerektiriyor.

1/ FATÝHA-7: Sýratellezine en'amte aleyhim ðayril maðdubi aleyhim veleddâllin.
O (SIRAT-I MÜSTAKÝYM) ki; üzerlerine nimet verdiklerinin yoludur.Üzerlerine gadap duyulmuþlarýn ve dalâlette kalmýþlarýn (mürþidlerine ulaþamayanlarýn) yolu deðil.
Anlaþýlmaktadýr ki ni'met, mü'min ve Sýrat-ý Müstakiym arasýnda sýký bir iliþki vardýr.

3/ ÂL-Ý ÝMRAN-164: Lekad mennallahü alel mü'minîne iz be'ase fîhim resûlen min enfüsihim yetlû aleyhim âyâtihi ve yüzekkihim ve yü'allimühümülkitâbe velhikmeh, ve in kânû min kablü lefî dalâlin mübîn.
Andolsun ki mü'minlerin (baþlarýnýn) üzerine (Resûllerin ruhlarý) bir nimet olmak üzere kendi zamanlarýnda kendi içlerinden bir Resûl be'as ederiz, onlarýn aralarýnda (her kavmin içinde) onlara Allah'ýn âyetlerini tilâvet eder, onlarý tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öðretir. Ondan evvel (bu Mürþid Resûllere tâbî olmadan evvel) onlar açýk bir dalâlet içinde idiler.

Sýrat-ý Müstakiym üzerinde bulunan mü'minlerin baþlarýnýn üzerindeki ni'met, Allah'ýn insanlarýn arasýnda beas ettiði resûle aittir. Resûlün ruhudur.

40/ MÜ'MÝN-15: Refiy'udderecâti zül'arþ, yülkýyrrûha min emrihî alâ men yeþâü min ýbâdihî liyünzire yevmettelâak.
Dereceleri yükselten ve arþýn sahibi olan Allah, kullarýndan (kendisine ulaþtýrmayý) dilediði kiþinin (Allah'a ulaþmayý dilediði için Allah'ýn da kendisine ulaþtýrmayý dilediði kiþinin) üzerine (baþýnýn üzerine) Allah'a ulaþma gününün geldiðini (o kiþinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah'ýn emrini teblið edecek) bir ruh ulaþtýrýr.

Allah kimin baþýnýn üzerine, emrinden, resûle ait ruhu ni'met olarak göndermiþse, o kiþi, Allah'a ulaþtýran yolun (Sýrat-ý Müstakiym'in) üzerine çýkar.
O ni'metin baþýnýn üzerine gelmesi sebebiyle kalbinin içine imân yazýlýr.

58/ MÜCADELE-22: Lâ tecidü kavmen yü'minûne billâhi velyevmil'âhýri yüvâddûne men hâddallahe ve resûlehü ve lev kânû âbâehüm ve ebnâehüm ve ihvânehüm ev aþiyretehüm, ülâike ketebe fiy kulûbihimül'iymâne ve eyyedehüm birûhin minh, ve yüdhýlühüm cennâtin tecriy min tahtihel'enhârü hâlidiyne fiyhâ, radýyallahü anhüm ve radû anh, ülâike hýzbullah, elâ inne hýzballahi hümülmüflihûn .
Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden evvel Allah'a ulaþmaya) îmân eden kavmi Allah' a ve Resûl'üne karþý gelenlerle seviþir bulamazsýn , velev ki onlar babalarý veya oðullarý veya kardeþleri veya ayný aþiretten olsun. Onlarýn kalplerine îmân yazýlýr ve onlar Allah'ýn katýndan (orada eðitilmiþ olan) bir ruhla (mürþidin ruhunun baþlarýnýn üzerine yerleþmesi ile) desteklenirler ve altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere konurlar, orada ebediyyen kalacaklardýr. Allah onlardan razýdýr, onlar da Allah'tan razýdýrlar. Ýþte onlar Allah taraftarýdýrlar. Ve muhakkak ki Allah taraftarlarý kurtuluþa (felâha) erenlerdir.
49/ HUCURAT-14: Kaâletil'a' râbü âmennâ, kul lem tü'minû ve lâkin kuûlû eslemnâ ve lemmâ yedhulil'iymânü fiy kulûbiküm, ve in tütýy'ullahe ve resûlehü lâ yelitküm min a'mâliküm þey'â, innallahe gafûrün rahýym.
Araplar dediler ki; "Biz mü'min olduk. (Habibim) de ki, "mü'min olduk"demeyin, lâkin "Ýslâm (dairesine) girdik" deyin. Çünkü kalplerinizin içine îmân girmedi (îmân yazýlmadý). Ve eðer Allah'a ve Resûl'üne itaat ederseniz amellerinizden birþey eksilmez. Allah gafurdur , rahiymdir.

Bütün bu iþlemlerin gerçekleþmesi ve kiþinin mü'min olmasý, Allah'ýn tayin ettiði resûle tabi olmasýna, onun önünde tövbe almasýna baðlýdýr .

25/ FURKAN-70: Ýllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan feülâike yübeddilullahü seyyiâtihim hasenât, ve kânallahü gafûren rahýymâ.
Ama (mürþidin önünde) tövbe eden ve (mürþidin önünde tövbe etmek suretiyle kalbine îmân yazýldýðý için) mü'min olan ve (ayný sebeple) nefsi ýslâh edici ameller iþleyen kiþinin Allah günahlarýný sevaba çevirir. Ve Allah günahlarý sevaba çeviren ve rahmet gönderendir.
25/ FURKAN-71: Ve men tâbe ve amile sâlihan feinnehü yetûbü ilallahi metâbâ.
Kim tövbe eder ve ýslâh edici amel (nefs tezkiyesi) iþlerse muhakkak ki o Allah'a tövbeleri kabul edilmiþ olarak ulaþýr.

Yukarýdaki âyette de Rabbimiz bir kez daha bu tövbenin o kiþiyi mü'min kýlacaðýný ve Sýrat-ý Müstakiym üzerine çýkaracaðýný vurgulamaktadýr.


10-7-1-6-2- MÜ'MÝN OMANIN ÞARTLARI
Bir insanýn mü'min olabilmesi 7 inanç, 7 kalp ve 3 vasýf þartýna baðlýdýr.

7 ÝNANÇ ÞARTI:
1. Allah'a inanmak
2. Allah'ýn kitaplarýna inanmak
3. Resullerine inanmak
4. Meleklerine inanmak
5. Ruhun ölmeden evvel Allah'a ulaþmasýna inanmak
6. Bâs-ü Badel Mevt'e inanmak
7. Hayrýn Allah'tan, þerr'in nefsimizden olduðuna inanmak

7 KALP ÞARTI:
1. Kalpteki ekinnetin kaldýrýlmasý
2. Kalbin içine ihbat konulmasý

17/ ÝSRA-45: Ve izâ kara'telkur'âne ce'alnâ beyneke ve beynelleziyne lâ yü'minûne bil'âhýreti hicâben mestûrâ.
Sen Kur'ân-ý okuduðun (onlara anlattýðýn) zaman seninle onlarýn arasýna, ki onlar ahirete inanmazlar, gizli (örtülü) bir perde koyarýz (hicab-ý mesture).
17/ ÝSRA-46: Ve ce'alnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhü ve fiy âzânihim vakrâ, ve izâ zekerte rabbeke fiylkur'âni vahdehü vellev alâ edbârihim nüfûrâ.
Onlarýn kalpleri üzerine ekinnet koyarýz ki onu Kur'ân-ý (senin söylediklerini) anlamasýnlar (idrak, fýkýh edemesinler). Ve onlarýn kulaklarýna vakra (isminde bir engel) koyarýz (seni iþitmelerine mani oluruz). Sen Rabbini Kur'ân'da tek olarak zikrettiðin zaman onlar nefretle arkalarýný dönerler.
22/HAC-54: Ve liya'lemelleziyne ûtül'ýlme ennehülhakku min rabbike feyü'minû bihî fetuhbite lehü kulûbühüm, ve innallahe lehâdilleziyne âmenû ilâ sýrâtýn müstakýym.
Ve kendilerine ilim verilenler onun Rabb'inden bir hak olduðunu bilsinler diye ve ona inansýnlar diye onlarýn kalplerine ihbat konmuþtur. Muhakkak ki Allah âmenû olanlarý Sýrat-ý Müstakiym'e ulaþtýrýr.

3. Kalbin Allah'a döndürülmesi
50/ KAF- 32: Hâzâ mâ tû'adûne likülli evvâbin hafiyz .
Ýþte vaad olduðunuz þey (bu cennettir). Bütün evvab (Allah'a ruhu ulaþmýþ ve sýðýnmýþ) ve hafýz (baþlarý üzerinde mürþidin ruhunu muhafýz olarak taþýyan) olanlar için.

4. Huþunun oluþmasý
Kalbinde huþu oluþan insan hacet namazý kýlarak bu huþu sayesinde Allah'ýn özel yardýmýný alýr.
2/ BAKARA-45: Veste'ýnu bissabri vessalât. Ve inneha lekebiratün illâ alel haþi'ýn.
(Allah'tan) sabýrla ve namazla yardým (istiane) isteyin. Fakat muhakkak ki bu, (hacet namazý ile kiþiyi Allah'a ulaþtýran mürþidi sormak ) huþû sahibi olanlardan baþkasýna elbette aðýr gelir.
2/ BAKARA-46: Ellezine yezunnune ennehüm mülâku rabbihim ve ennehüm ileyhi raci'un.
O (huþû sahipleri) ki; onlar, Rab'lerine (dünya hayatýnda) muhakkak mülâki olacaklarýný ve (sonunda ölümle) mutlaka O'na döneceklerini bilirler (yakîn derecesinde inanýrlar).

Ve mürþidine ulaþarak tövbe alýr.

5. Kalbin mührü açýlýr.
6. Kalbin içindeki küfür alýnýr.

58/ MÜCADELE-22: Lâ tecidü kavmen yü'minûne billâhi velyevmil'âhýri yüvâddûne men hâddallahe ve resûlehü ve lev kânû âbâehüm ve ebnâehüm ve ihvânehüm ev aþiyretehüm, ülâike ketebe fiy kulûbihimül'iymâne ve eyyedehüm birûhin minh, ve yüdhýlühüm cennâtin tecriy min tahtihel'enhârü hâlidiyne fiyhâ, radýyallahü anhüm ve radû anh, ülâike hýzbullah, elâ inne hýzballahi hümülmüflihûn .
Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden evvel Allah'a ulaþmaya) îmân eden kavmi Allah' a ve Resûl'üne karþý gelenlerle seviþir bulamazsýn , velev ki onlar babalarý veya oðullarý veya kardeþleri veya ayný aþiretten olsun. Onlarýn kalplerine îmân yazýlýr ve onlar Allah'ýn katýndan (orada eðitilmiþ olan) bir ruhla (mürþidin ruhunun baþlarýnýn üzerine yerleþmesi ile) desteklenirler ve altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere konurlar, orada ebediyyen kalacaklardýr. Allah onlardan razýdýr, onlar da Allah'tan razýdýrlar. Ýþte onlar Allah taraftarýdýrlar. Ve muhakkak ki Allah taraftarlarý kurtuluþa (felâha) erenlerdir.

7. Kalbin içine imân yazýlýr.
58/ MÜCADELE-22: Lâ tecidü kavmen yü'minûne billâhi velyevmil'âhýri yüvâddûne men hâddallahe ve resûlehü ve lev kânû âbâehüm ve ebnâehüm ve ihvânehüm ev aþiyretehüm, ülâike ketebe fiy kulûbihimül'iymâne ve eyyedehüm birûhin minh, ve yüdhýlühüm cennâtin tecriy min tahtihel'enhârü hâlidiyne fiyhâ, radýyallahü anhüm ve radû anh, ülâike hýzbullah, elâ inne hýzballahi hümülmüflihûn .
Allah'a ve ahiret gününe (ölmeden evvel Allah'a ulaþmaya) îmân eden kavmi Allah' a ve Resûl'üne karþý gelenlerle seviþir bulamazsýn , velev ki onlar babalarý veya oðullarý veya kardeþleri veya ayný aþiretten olsun. Onlarýn kalplerine îmân yazýlýr ve onlar Allah'ýn katýndan (orada eðitilmiþ olan) bir ruhla (mürþidin ruhunun baþlarýnýn üzerine yerleþmesi ile) desteklenirler ve altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere konurlar, orada ebediyyen kalacaklardýr. Allah onlardan razýdýr, onlar da Allah'tan razýdýrlar. Ýþte onlar Allah taraftarýdýrlar. Ve muhakkak ki Allah taraftarlarý kurtuluþa (felâha) erenlerdir.

Böylelikle üç hidayet vasfýnýn da sahibi olunur:
1. Ruh Allah'a ulaþmak üzere Sýrat-ý Müstakiym üzerine vasýl olur. (Ruhun hidayete baþlamasý)
2. Nefs tezkiye olmaya baþlar (Islah-ý nefs) (Nefsin hidayete baþlamasý).
3. Fizik vücut Allah'a kul olur (Fizik vücudun hidayete baþlamasý).
Görülüyor ki sadece Allah'a inanmak insaný mü'min kýlmýyor. Yedi inanç þartýný gerçekleþtirmemiz gerekiyor. Allah'u Teala'nýn buna baðlý olarak 7 kalp þartýný gerçekleþtirmesi gerekiyor. Bu kalp þartlarýndan ilk dördü inanç þartlarýný yerine getirdiðimiz zaman, son üçü mürþidimize tabi olduðumuz zaman gerçekleþir. Bu þartlar sonucunda insan üç hidayet vasfýnýn da sahibi oluyor ve mü'min oluyor.


10-7-1-6- SABÝKUN
Daimi zikrin sahipleri müsabakanýn birinci, ikinci ve üçüncüleridir. Sahabe için Allahû Tealâ, "Sabikûn El Evvelliyne" tabirini kullanýyor. Ve Tövbe Sûresi'nin 100. âyet-i kerîmesinde Peygamber Efendimiz S.A.V. devrinde sahabenin hepsinin sabikûn olduðundan bahsediyor. Buyuruyor ki,

9/TÖVBE-100: Vessâbikuûnel-evvelûne minelmuhâciriyne vel'ansâri velleziynettebe'ûhüm biýhsânin radýyallahü anhüm ve radû anhü ve e'adde lehüm cennâtin tecriy tahtehel'enhârü hâlidiyne fiyhâ ebedâ, zâlikelfevzül'azýym.
O sabikûn-el evveliyn (evvelki ulûl'elbab, ihlâs ve salâh makamlarý olan en üst üç makamý iþgal edenler) varya, onlarýn bir kýsmý muhacirîynden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kýsmý ensardan (Medine'deki yardýmcýlardan) ve bir kýsmý da onlara (ensar ve muhaciriyne) ihsanla tâbî olanlardandý. (Sahabe irþad makamýna sahip olduklarý için onlara tâbî olundu). Allah onlardan razý ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razýdýr. Onlar altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere konulacak ve orada ebediyyen kalacaklardýr. Ýþte en büyük (azîm) mükâfat budur.

Demek ki, 14 asýr önce ensar ile muhacirun beraberce sabikûnu oluþturmuþlardý. Bunlarýn, sabikûn dediðimiz kiþilerin hikmet sahibi olduðunu Allahû Tealâ bu âyet-i kerîme'nin sonunda açýklýyor. Hikmet için biliyorsunuz ki EKBER RIZA asýldýr. Allahû Tealâ'nýn EKBER RIZASINI kazanmak asýldýr. Sabikûn olanlar daimî zikre ulaþmýþ olanlardýr. Salâh makamýný da kapsamaktadýr.
Onlar Allah'tan razý idiler. Allah da onlardan razý. Öyleyse sabikûn ifadesi azim takvanýn bir iþaretini de taþýyor. Nitekim El Vaký-a sûresinde de Allahû Tealâ Hz. (El Vakýa 15 "Ala sürürün mevdunetin" "Altýndan örülmüþ tahtlar üzerinde.") Sabikûna cennette tahtlar ihsan ediyor. Demek ki, sabikûn adýný verdiðimiz kiþiler yemin sahiplerinden farklý. Yemin sahipleri de cennete gidiyor ama tahtlarý yok döþekleri var. Meyve aðaçlarýnýn altýnda dinleniyorlor. Sabikûn'un yemin sahiplerinden farklýlýklarý ise þöyledir;
1. Daimi zikre ulaþmýþlardýr.
2. Hikmet sahipleridir.
3. En yüksek dereceleri kazanmýþlardýr.
1. Ulûl'elbab
2. Ýhlâs
3. Salâh
Bu üç makamda bulunanlarýn hepsine Sabikûn denir.
Yemin sahipleri Allah'ýn dostluðu payesine ermiþ olanlardýr. Bunlar velilerdir.
10/ YUNUS-62: Elâ inne evliyâallâhi lâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenûn.
O Allah'ýn evliyasý var ya onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olmazlar.
10/ YUNUS-63: Elleziyne âmenû ve kânû yettekuûn.
Onlar âmenûdurlar ve takva sahibi olmuþlardýr.
Bu takva birinci takvadýr. Birinci takvanýn sahibi dediðimiz kiþilerin veliler olduðu âyet-i kerîmede bir defa daha açýklýða kavuþturulmuþtur.


10-8- CEHENNEM
Bu dünya hayatýnda yaptýklarýnýn hesabý neticesinde cehennemle cezalandýrýlýrlar. Ashab'ý Meþ'emeyi teþkil ederler ve üç gruptan oluþurlar. Bunlar; kâfirler, amelsiz inananlar, yetersiz amelli inananlardýr. Bunlardan sadece âmenû olanlar için sonunda cennet vardýr.

HUD-106, 107: Fe'emelleziyne þtekuü fefinnari lehüm fiha zefirün ve þehiyk halidiyne fiha mâ damatis semavatü vel'ardü illa masae Rabbük inne Rabbeke fa'alün lima yüriyd.
Bahtsýz olanlarý (Þakiler) ateþ içinde bulunurlar. Oradan yüksek sesle soluk alýp feryat ederler. Gökler ve yer durdukça onlar cehennemde ebedi olarak kalýcýdýrlar. Ancak Rabbinin dilediði baþka. Çünkü dilediðini noksansýz yapar.

Rabbimiz buyurmaktadýr ki;
28/ KASAS-88: Ve lâ ted'u ma'allahi ilâhen âhar, lâ ilâhe illâ hû, küllü þey'in hâlikün illâ vecheh, lehülhükmü ve ileyhi türce'ûn.
Ve Allah ile beraber baþka ilâha tapma, Allah'tan baþka ilâh yoktur. Allah'ýn vechinden baþka herþey helâk olur. Hüküm O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.

Allah her þeyi aslýna rücu ettirecektir. Allahû Zülcelâl Hz. her þeyi enerjiden yarattýðýna göre, her þeyin tekrar enerji haline döndürüleceði birgün gelecektir. O gün hiçbir þey kalmayacak, var olan her þey enerjiye dönüþecektir. O gün cennet ve cehennemin her ikisi de enerjiye dönüþecek yani yok olacaktýr.
Allah'a ibadeti kibirlerine yediremeyen kâfirleri Rabbimiz aþaðýda açýklýyor.

40/ MÜ'MÝN-60: Ve kaâle rabbükümüd'ûniy estecib leküm, innelleziyne yestekbirûne an ýbâdetiy seyedhulûne cehenneme dâhýriyn.
Rabbimiz der ki; "Bana dua edin ki, size icabet edeyim. Muhakkak ki bana kullluk etmek hususunda kibirlenenler alçalmýþ olarak cehenneme girerler."

Allah'a inananlar var. Fakat henüz imân sahibi olmamýþlarsa yani Allah'ýn Zatý'na ruhen ulaþmanýn bir farz olduðunun idrakine varamamýþlarsa Allahû Zülcelâl Hz.leri onlarýn davetlerine icabet etmez. Çünkü bunlar þirkin içindedirler. Rabbimiz kalbi taleplere cevap veriyor. Bunlarýn kalbine imân henüz girmemiþtir. Zahiri anlamda fizik vücut bazýnda bir takým ibadetler yapýyorlar. Zanna tâbî olarak uydurma emaniyeye (kuruntulara) tâbî olarak Allah'ýn Zatý'na ulaþmayý ummazlar, mümkün görmezler. Ruhen vuslatý yani Allah'a kavuþmayý düþünmezler. Bu nedenledir ki, Allah'ýn bir âyetini tekzip ettikleri için dualarýna icabet de mümkün olamaz.

10/ YUNUS-45: Ve yevme yahþürühüm keen lem yelbesû illâ sâ'aten minennehâri yete'ârefûne beynehüm, kad hasirelleziyne kezzebû bilikaâillâhi ve mâ kânû mühtediyn.
Onlarýn haþredildiði (toplandýklarý) gün, gündüzün bir saati kadar kalmýþ sanýrlar, birbirlerini tanýdýklarý (günün bir saati kadar). Andolsun ki Allah'a (ölmeden evvel ruhen) mülâki olmayý (ulaþmayý) tekzip edenler (yalanlayanlar) (nefslerini) hüsrana düþürenlerdir. Onlar (Allah'a ölümden evvel ulaþmayý tekzib ettikleri için) hidayete eremezler. (ruhlarýný ölümden evvel Allah'a ulaþtýramazlar).

Demek ki bu kiþiler baþlangýçta Allah'a ulaþmayý tekzip ederler. Allah'a ulaþmayý tekzip edenlerin imân sahibi olmayacaklarýný Rabbimiz açýklýyor. Çünkü imân sahibi demek bu dünya hayatý yaþanýrken kendisine ait olan ruh'u mutlaka Allah'a ulaþtýrmayý bir farz olarak idrak edebilen kiþi demektir. Bu idrak seviyesinde deðilse, duasýna da icabet olmaz.

13/ RAD-14: Lehü da'vetülhakk , velleziyne yed'ûne min dûnihî lâ yestecibûne lehüm biþey'in illâ kebâsitý keffeyhi ilelmâi liyeblüga fâhü ve mâ hüve bibâligýh , ve mâ du'âülkâfiriyne illâ fiy dalâl.
Onlar için Allah'ýn daveti haktýr. Onlar ki Allah'tan baþkasýna çaðýrýrlar, hiçbir þeyle onlara icabet edilmez. Bunlarýn durumlarý suyun aðzýna gelmesi için avuçlarýný açmýþ bekleyen kiþi gibidir. Oysa ona kavuþmazlar. Kâfirlerin duasýna icabet edilmez, onlar dalâlettedir.

Allah'a çaðýrmak demek evvela ona imân sahibi olmak demektir. Ýmân sahibi olanlarýn davetine icabet Rabbimizin garantisi altýndadýr.

2/ BAKARA-186: Ve izâ se'eleke ýbâdi anni feinni karibü. Ücibü da'veteddâ'ý izâ de'âni, felyestecibüli velyü'minü bi le'allehüm yerþüdün.
Ve kullarým, sana benden sorduðu zaman, Ben muhakkak ki (onlara) yakýným. Bana dua edilince, dua edenin duasýna (davetine) icabet ederim. O halde onlarda benim (davetime) icabet etsinler ve bana imân etsinler. Böylece irþada ulaþsýnlar (irþad olsunlar).

Demek ki, duamýza icabet iki þarta baðlýdýr. Allah'ýn davetine icabet etmemize ve Allah'a imân sahibi olmamýza baðlýdýr. Ýman sahibi olamayanlar davetin yerine getirilmesinde mutlak gerekli olan mürþide (Allah'ýn tayin ettiði öðretmene) tâbî olmayý düþünmezler, kabul etmezler, nefsimizin hevalarýna (Arzularýna) tâbî olur ve zalimlerden olurlar.

28/ KASAS-50 : Fein lem yesteciybû leke fa'lem ennemâ yettebi'ûne ehvâehüm, ve men edallü mimmenittebe'a hevâhü bigayri hüden minallah, innallahe lâ yehdiylkavmezzâlimiyn
Eðer sana (senin hidayete erdirme davetine) icabet etmezlerse (uymazlarsa), o zaman bil ki onlar hevalarýna (nefslerine) tâbî olmuþlardýr. Allah'tan (Allah'ýn tayin ettiði) hidayetçiye deðil de hevasýna (nefsine) tâbî olan kiþiden daha çok dalâlette olan kim vardýr? Muhakkak ki Allah zalim kavimleri hidayete erdirmez.

Bu âyet-i kerîmede anlaþýldýðý gibi Allah'ýn temel davetine icabet etmek ancak Rabbimizin tayin ettiði mürþide tâbî olmaktan geçer. Mürþidi olmayanýn dalâlette olduðunu ve nefsinin hevasýna tâbî olarak hiçbir zaman hidâyete ulaþamayacaðýný yani Allah'a vuslat olamayacaðýný Rabbimiz açýklýyor.

18/ KEHF-17 : Men yehdillâhü fehüvelmühted, ve men yudlil felen tecide lehü veliyyen mürþidâ.
Allah kimi kendisine hidayet etmiþse (kimin ruhunu kendisine ulaþtýrmýþsa) o muhakkak ki hidayete ermiþtir. Kim de dalâlete düþmüþse onun için bir velî mürþid bulunmaz.

Ýrþad edici bir velinin olmamasý kiþinin kalbi yapýsýdan kaynaklanýyor. Çünkü mürþid bizi Allah'a ulaþtýran Allah'ýn vazifelisidir. Fakat kiþi Allah'a ulaþmayý tekzip ediyorsa otomatik olarak Allah'tan mürþid talebinde bulunmuyor. Mürþidi gerekli görmüyor. Bunun tabii sonucu olarak Allah'ýn onlar için irþad edici bir veli göndermemesi son derece uygun. Çünkü mürþidi gerekli gören ve talep edenlerin (Allahu Zülcelâl Hz.) sadece onlarýn, kendisinin tayin ettiði mürþide ulaþacaðýna söz verrniþ.


10-8-1- KÝMLER CEHENNEME GÝRER
10-8-1-1- ALLAH'A ULAÞMAYI DÝLEMEYENLER
10/ YUNUS -7: Ýnnelleziyne lâ yercûne likaâenâ ve radû bilhayâtiddünyâ vatme'ennû bihâ velleziyne hüm an âyâtinâ gaâfilûn.
Onlar ki bize ulaþmayý (hayatta iken ruhlarýný Allah'a ulaþtýrmayý) dilemezler, dünya hayatýndan razý olmuþlardýr ve onunla doyuma ulaþmýþlardýr, onlar âyetlerimizden gâfil olanlardýr.
10/ YUNUS- 8: Ülâike me'vâhümünnârü bimâ kânû yeksibûn.
Ýþte bunlarýn kazandýklarý (dereceler) gereðince varacaklarý yer cehennemdir.


10-8-1-2- KAFiRLER
BAKARA- 126: Kale ve men kefere feümetti'uhu kaliylen sümme edtarruhü iIâ azabýnnarve bi'selmesiyr.
Allah kâfir olanýda biraz istifade ettirdikten sonra ateþ azabýna duçar kilacaðýný ve orasý ne kötu ugraktýr buyurmüçtur.


10-8-1-3- DAVETE ÝCABET ETMEYENLER
13/ RAD-18: Lilleziynestecâbû lirabbihimülhusnâ, velleziyne lem yestecibû lehü lev enne lehüm mâ fiyl'ardý cemiy'an ve mislehü ma'ahü leftedev bih, ülâike lehüm sûülhýsâbi ve me'vâhüm cehennem, ve bi'selmihâd.
Rab'lerinin emrine icabet edenler için en güzel karþýlýk vardýr. Ýcabet etmeyenler, eðer yeryüzünde ki herþeye sahip olsalar ve bir misli daha olsa, hepsini feda ederlerdi. Onlar için kötü hesap vardýr. Sýðýnaklarý cehennemdir, o ne fena yataktýr!
Gönderen: 22.12.2005 - 05:03
Bu Mesaji Bildir   tarıkyılmaz72 üyenin diger mesajlarini ara tarıkyılmaz72 üyenin Profiline bak tarıkyılmaz72 üyeye özel mesaj gönder tarıkyılmaz72 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1716 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 11:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
selimabi (48), secdeet (52), SEVGI HERYERDE (52), merve11 (35), Hilal76 (48), ebuliz (52), mah_sa (46), ceylantepesi (56), MüslümaniM (35), muhammedgazi (37), Gurbetci kiz (35), Pucca (43), haticetorun (36), siper2004 (38), sofi315 (54), selahattincam (52), yadiguzel (54), ibg (48), bambam (44), RepLiK (39), lula (62), fatihmaster (36), turanmho (52), bilvanis1 (40), selahattincam20.. (52), Engin17 (37), latifterlemez (42), murat147 (41), serseri_mayin_2.. (39), ismail orman (46), TUTKU_DK (45), Mesutol (60), ay-han (44), selim18 (39)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.82882 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.